Şu kadinlar ne garip mahluklar. Duygusal durumlari ne kadar çabuk değişebiliyor. Küçücük şeylerden nasil da hemen etkileniveriyorlar. Bir yanda dünyanin en mutsuz, en kederli , en suçlu insani iken , nasil da kolayca gökyuzünun en ust katina çikabiliyorlar. Sevgileri, tutkulari uğruna neleri göze alabiliyorlar. Onlar için yaşamin temel şarti Sevilmek. Aşk’la Tutku’yla sonsuza kadar Sevilmek ve asla Vazgeçilmemek. Her şeyi affedebilirler ama Sevilmeme’yi Asla.
Psikoterapi kesin hatlari olmayan , içten, doğal , doğrulari oldukça belirsiz , ancak yanlişlari buna göre daha belirli ve objektif bir ilişki biçimidir…
Psikoterapi iki insan arasinda kurulan sicak ve yakin bir ilişki biçimidir. Terapist bir yandan hastasini ve onun sorunlarini tanimaya ve anlamaya çalişirken , bir yandan da onun yaşamina girmek, etkilemek ve etkilenmek durumundadir. Yani bu ikili bir süreçtir ve terapisti de en az hastasi kadar etkiler ve zorlar.
Ana karakter Nora Seed, kendini değersiz ve yetersiz hisseden bir kadındır ve hayatından memnun değildir. Hayatındaki tüm seçimlerinin yanlış olduğuna ve hiçbir şeyi doğru yapamadığına inanmaktadır. Hayattan vazgeçme noktasına geldiğinde, kendisini gece yarısı kütüphanesinde bulur ve burada yaşamını yeniden yazma şansı bulur.
Nora, kitapları okuyarak ve her kitaptaki karakterlerle etkileşim kurarak hayatının her yönünü yeniden keşfeder. Ancak her seferinde farklı bir sonuçla karşılaşır. Yeniden yazdığı hayatlarından bazıları, daha mutlu bir sonla biterken, bazıları daha kötü sonuçlar doğurur.
Kitap, hayatın anlamı ve insanın kendi yaşamını şekillendirme gücü hakkında derin bir felsefi düşünce içerir. Ayrıca kitapta, insanların hayatındaki küçük seçimlerin bile büyük sonuçları olabileceği fikri de işlenir.
Gece Yarısı Kütüphanesi kitabi özellikle kendini yetersiz hisseden ve hayatından memnun olmayan insanlara ilham kaynağı olabilir.