Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kırım
Çarpıcı manzaraları, eşsiz doğası ama en çok tarihsel zenginliği, kültürel çeşitliliğiyle dikkat çekiyor Kırım Yarımadası. Cenevizlilerin, Kırım Tatarları denen Türklerin, Osmanlıların, Rusların izlerini silinmemecesine taşıyor.
Sayfa 51 - Kronik Kitap
Bkz:Toğat.
Bizim yaşımızda bir yıl bile öylesine önem kazanıyor ve öylesine çok şeyi değiştirip ilerleme getiriyor ki. Bense burada, eski bir su birikintisi gibi hareketsiz kalıyorum, kokuşmuş bir su birikintisi; çok acımasız bir karşılaştırma da sayılmaz.
Sayfa 27 - PdfKitabı okuyor
Reklam
Hiç kimse özgür olmaksızın, kendini özgür sayan kimseden daha çok köle değildir...
Bazı milletler, özellikle de Güneydoğu Asyalılar, eşitliğe daha az değer verir. Yine de milliyetçiliğin tarihi öz olarak dünya çapına eşitlik yürüyüşünün tarihidir: Eşitliğin bazı yerlerde kazanılırken başka yerlerde niye tökezlendiğinin tarihidir ve eşitliğin hayatlarımızı çok çeşitli pozitif ve negatif biçimlerde nasıl etkilediğinin ve insanlığın varoluşsal deneyimini nasıl değiştirdiğinin tarihidir. Bu tarihin ayrıntılarına, girdiği kılıkların tarifine kütüphaneler yetmez. İçinde milliyetçiliğin geliştiği her toplumun kendi milliyetçilik tarihi vardır ve aynı şekilde eşitsizliğin yerine eşitliğin nasıl geçtiğinin -ya da eşitliğin saldırılarına karşı koyduğunun- tarihi de toplumdan topluma değişir. Yine de eşitlik oldukça yeni bir değerdir; tarihsel zamana vurulduğunda, milliyetçiliğin tarihi gerçekten de kısadır.
Sayfa 19 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
..çok güçlü kadınlar ve erkekler genellikle yalnızdırlar, çünkü dışarıdan soğuk görünürler.
Sayfa 35
İmam Ebû Hanife'nin, Allah'ın zâtıyla uluvvu hakkında pek çok sözü vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: "Her kim: 'Rabbim gökte mi yoksa yerde midir bilmiyorum" derse kâfir olmuştur." Yine aynı şekilde: 'O, arş(ının) üzerindedir, fakat arş gökte midir, yoksa yerde midir bilmiyorum" diyen kimse de kâfir olmuştur." (el-Fikhu'-Ebsat, sh: 45.) Bu sözün diğer bir rivâyeti de söyledir: "Her kim: 'Rabbim gökte mi yoksa yerde midir bilmiyorum" derse kâfir olmuştur. Çünkü Allah "Rahmân arşa istiva etti" (Tahâ, 5) buyuruyor. Allah'ın arşı da yedi kat semânın üstündedir. Yine aynı şekilde: "O, arşın üzerindedir, fakat arş gökte midir yoksa yerde midir bilmiyorum" diyen kimse de kafir olmuştur. Çünkü o Allah'ın gökte olduğunu inkar etmiştir. Allah'ın gökte olduğunu inkar eden de kâfir olmuştur: "Çünkü Allah illyyin'in en üstündedir, en yukarsındadır. O'ndan yukarıdan istenir, aşağıdan değil."
Sayfa 81 - Sekizinci Bölüm
Reklam
"Kalemi kâğıdı elimize alıp bir şükran mektubu yazalım. Hayatımızda bize iyilik etmiş birisine, bize dünyanın güzel ve emin bir yer olduğunu göstermiş, insana ve hayata umutla bakmamızı sağlamış, bir harf öğretmiş, bir kapı aralamış birisine, ona duyduğumuz şükran ve minnettarlığı cömertçe yazalım. Sonra onunla buluşalım ve gözlerimiz onunkilere hiç değmeden, usulca bu mektubu okuyalım. İnsanın insana söyleyeceği ne çok şey var..."
Sayfa 180 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Müşahede böyle bir bilgidir. Kağıtta eğitim ne kadar iyi planlanırsa planlansın muhakkak unutulan detaylar olur. Bu yüzden saha ve deneyim çok şey ifade eder.
Burada denklemin sadece bilgi, zaman, gayret üçgeninde kalması, bir alimi "çok büyük bir alim" yapan sebepleri iyi tahlil edemememize neden oluyor. Bne bu üçlüye bir dördüncü olarak "müşahede kabiliyetini eklemek isterim. Eğer ekleyecek olsaydım beşinci bir etmen olarak da zeitgeist yani zamanın ruhunu yakalamayı eklerdim. Şunu da ifade etmek gerekir ki zamanın ruhunu yakalayabilmek yine güçlü bir gözlemci olmayı ve müşahede ile çağı kavramayı gerekli kılacağı için deneyim vurgumuzun dışarısında kalmazdı.
Büyük harb, imparatorluğun yıkımını getirdi. Bugün buna çok ağıt yakacak değiliz; imparatorluklar yıkılmak için kurulurlar. Türklerin imparatorluğu da er ya da geç idare ettiği milletleri, bu memâliki bırakmak zorundaydı. Ama şekil farklı oldu. Okul sınıflarını boşaltacak kadar çok sayıda gencini yedek subay harbinde, demirci ve çiftçilerini cephelerde kaybedecek ve iktisadiyatı âdeta onlarca yıl kalkınamayacak derecede tüketmek bu hükümetin basiretsizliği olmuştur. Bu hükümet, Türkiye İmparatorluğu'nu basiretsiz politikalar ve ani kararlarla çok erken ve çok pahalı bir biçimde yok etmiştir. Bu aynı zamanda milli sınırları da mahvetmiştir.
Sayfa 145Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.