Komünler oluşturun. Komünler ancak insanlar birbiriyle buluşup kaynaştıkla­rında ve kendilerine ortak bir yön tayin ettiklerinde hayata geçer. Yol ayrımına gelindiğinde, büyük olasılıkla komünler kendiliğinden oluşacaktır. Kendisini bekleyen sondan kurtularak buluşmanın keyfi. Komün normalde yollarımızı ayıra­cağımız zaman kararlaştırılan bir
BİRBİRİNİZİ BULUN Doğru olduğunu düşündüğünüz şeye dört elle sarılın. İşe oradan başlayın. Rastlantılar, keşifler, büyük grev dalgaları, depremler: Her olay bu dünyadaki varoluş biçimimizi değiştirerek hakikat üretir. Öte yandan bizde ilgi uyandırmayan, bizi etki­lemeyen, bizleri bir şeyler yapmaya itmeyen yorumlar artık hakikat diye adlandırılmayı hak etmezler. Her hareketin, dav­ranışın, ilişkinin ve durumun altında bir hakikat yatar. Bu ha­kikati görmezden gelip durumu idare etmek, çağımızda pek çok insanın çıldırmasına neden olmuştur. Aslında her şey birbirine bağlıdır. Büyük bir yalanın içinde yaşıyor olmak hissi de bir hakikattir. Ama bu boş verip geçilemeyecek bir meseledir, hatta işe tam da oradan başlamak gerek. Hakikat, dünyayı görme biçimi değil, bizi indirgenemez bir biçimde dünyaya bağlayan şeydir. Biz hakikate tutunamayız ama o bizi taşır. Birey olarak beni yapar ve yıkar, birleştirir ve çözer; pek çok şeyle arama mesafe koyarken aynı deneyimi yaşayanlarla da yakınlaştırır. Hakikate bağlılığından dolayı yalıtılmış birey kendisi gibi birilerini bulmasının önüne ge­çilemez. Aslında, her isyan süreci vazgeçmeyi reddettiğimiz bir hakikatle başlar. Hamburg'da 80'li yıllarda, İşgal Evle­rinde yaşayan birkaç kişi, oradan sadece cesetlerinin çıkarılabileceği noktasında kararlılık göstermişti.
Reklam
..halı da yumuşak mıymış ne, öyle görünmüyordu, oturuverince dünyada ne güzel bir yer kaplandı, şimdi, tam şimdi kıyamet kopsa keşke, camlara ağacın dalları hafiften çarpıyor, tıkır tıkır, güneş parlıyor parçalı bulutlu, en güzel hava, işte şimdi şu andan başka pek kıymet verilecek bir şey yok sanki, yokluğuna vahlanılacak bir şey yok sanki; şu an kubbe ne kadar yüksek, renk renk, lambalar sonsuzluk alameti gibi şimdi, tam şimdi ayak parmaklarım içeri doğru kıvrıldı, bulunduğum yerden memnunum evet şimdi, tam iken, çok seyrek hallerde olduğum gibi arandığım yerde iken kıyamet kopsa; keşke, keşke, keşke, böyle güzel bir günde. Ama şimdi seyrelecek, her şey seyrelecek, sonra da bitecek, anı bile hatırlamayabilirim, halbuki vardı, vardı da geçti.
500 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Tam bir başlangıç kitabı fakat çok gereksiz uzatılmış ve fantastik dünyaya doğru düzgün bir şey görmedik desek yeridir. O yüzden biraz zamana yayarak ve sıkılarak okudum. Umarım serinin devamı bu kadar sönük değildir .
Cam Şato
Cam ŞatoSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20172,965 okunma
258 syf.
7/10 puan verdi
Aşk da Tükenir
Artık Kayıp Zamanın İzinde serisiyle biraz daha barıştım. Elbette 1, 2, 3 ve 4. Kitaplar benim için zorlayıcı okumalar olmuştu ancak 5 (
Mahpus
Mahpus
) ve 6 (
Albertine Kayıp
Albertine Kayıp
) öncekilere göre kat kat daha derin ve etkileyici duygu aktarımlarının bulunduğu romanlar bence. Mahpus'ta anlatım daha çok Proust'un Albertine'e olan yüceltilmiş aşkıydı.
Albertine Kayıp
Albertine KayıpMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20202,181 okunma
Doğru olmayanın vay haline
“Zorlu bir imtihandan geçiyoruz, dar ve manen çok uzun bir köprüde yürüyoruz. Doğru gitmeyenlerin vay hallerine.”
Reklam
Bize iyi gelmeyen , bizim de iyi gelmediğimiz başkaları. Herkesin herkese iyi gelmeyeceği ilâhi bir ikazdır aynı zamanda. Kuşlar bile kendi türleriyle yol alabilir . Karşılıklı iki gönlün birbirinle iyi gelebilmesi için, her iki gönlün de ayarının aynı istikamete doğru kurulmuş olması lazım. Diğer türlüsü, bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor . Böylece başkalarıyla olan ilişkimiz de arada bir yaşanan şöyle böyle duygulardan ibaret kalıyor . Bu ilişkilerde sevgi , merhamet , şefkat , dostluk , vefa , cömertlik , anlaşma , paylaşma , sırdaşlık hep yarım kalıyor . Evet burası dünya , burada zaten pek çok şey yarım kalıyor .
incinmek, incitmek
Hangisinin daha zor olduğuna incitmek cevabını vermenin gerçekçi olmadığını düşünürdüm. Bu yüzden incinmenin her zaman çok daha zor olduğunu, incitmenin ise içerisinde her zaman haklılık barındırdığını -en azından inciten hep öyle düşünür, muhakkak bir kulp bulur haklılık payım var der- dolayısıyla doğru veya yanlış, bir şekilde insanın içini rahatlatabildiğini düşünürdüm. Fakat kendimle tekrar tanıştığımı düşündüğüm şu günlerde, esasen buna vereceğim cevabın incitmek olduğunu çok daha iyi anlıyorum. İncinmek her ne kadar kendi içimizde çözemediğimiz yalnızca ızdırabını yaşayabildiğimiz şeyse de içerisinde suçluluk yok. İncitmede ise bir suçluluk var, özellikle incinmenin ne demek olduğunu biliyorsanız, incitmek insanın üzerine bir katilin duygularını yüklüyor. İncinmeyi karşımızdakinden bir adımın gelmesi ile üzerimizden atabilirken, -tabii eğer bunu telafi etmeyi düşünebilecek insanlarla ilişki kuruyorsak- incitmeyi bir suç olarak içimizde vicdan azabıyla yaşamaya devam ediyoruz. Elbette incitmenin getirdiği suçluluk da muhatabımızın gönlünü almakla geçiyor fakat gönül alma işlerinin neticesi de çoğunlukla incinmekle sonuçlanıyor. İki ucunun da temiz olmadığı bir değnek ne yazık ki... yine de incinmeyi tercih ederim vicdan azabı aromalı ızdıraptansa, kalp kırıklığı aromalı ızdırap evladır.
Aydınlana aydınlana kandil gibi yanıyoruz çok şükür...
Şimdi yine, ölümün bizim zeki ve büyük abimiz olduğunu, doğru zamanı (bizden) iyi bildiğini ve hiç şaşmaz şekilde onunla (ölümle) muhatap olacağımızı hatırladım birden. Ve şunu anlamaya başladım ki; acı ve hayal kırıklığı ve hüzün bizi keyifsiz ve değersiz ve onursuz yapmak için değil, bizi olgunlaştırmak ve içsel bir aydınlanmaya yükselmemiz için vardır.
Reklam
224 syf.
8/10 puan verdi
Kitap ana karakterimizin çocukluğu ve yaşlılığı arasında gidip geliyor. 67 yaşında bir orman kulübesinde köpeği ile inzivaya çekilen kahramanımız, onlu yaşlarında babasıyla benzer bir orman kulübesinde yaşadıklarını gözden geçiriyor ve sorguluyor. . . Baba olmak, bir baba ile oğlu arasındaki bağ, insanın tutkularına esir düşmesi gibi pek çok konuya değinirken, düşündürüyor. . . Çok doğru bir zamanda okumuş olmasam da çok keyif aldığım bir kitap oldu. . .
At Çalmaya Gidiyoruz
At Çalmaya GidiyoruzPer Petterson · Metis Yayınevi · 20211,111 okunma
160 syf.
·
Not rated
Sabahattin Ali kendi hayatında nasıl biridir bilmiyorum ama kitaptan anladığım kadarıyla oldukça romantik ya da sevmeyi bilen biri desek daha doğru olur. Sevdiceğine yazdığı mektuplar öyle içten ki.. Ama bazen düşündürdüğü yerler de oldu, ben bu kadar sevgiye gelebilir miydim bilmem:)) Bir gün ben de çok seversem ancak o zaman bu kadar sevilmeyi isterim..:) Düz mantık birisinin bu kitaptan zevk alacağını sanmıyorum ama içinizde sevgiye ve sevmeye dair istek ve umut varsa okuyun derim. Romantik tarafınız mutlaka sevecektir..
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024.4k okunma
Bakımın ne şekilde olduguna baglıdır. Su ile ayna ile cinler ile ya da Kuran ile (tefeül) caiz değildir. Müminin feraseti ve istihare namazı ile birinin halini öğrenmek caizdir. Bakım yapan çoğu insanlarda da zan hastalığı vardır. Şeytan önce kişi hakkında bazı dogru bilgiler verir sonra yanlış bilgilere sevk ettirir. Kişide bu bilgilerin Allah tarafından kendsine verildiği inancı baskın olur ve yoldan sapar. Daha sonra olur olmadık konularda zan yapmaya başlar. Kendini diğer insanlardan üstün görmeye başlar ve kibirlenir. O yüzden bakımdan da baktıranlardan da uzak durun bunlara medyum deniliyor. Ancak Kuran ve sünneti çok iyi bilen biriyse ve güvenilir biriyse basiretle halinizi anlayabilir ya da sizin için dua da bulunup halinizi öğrenip yardım edebilir. Onun dışında kalbine her geleni size söyleyenlere itimad etmeyin ki çoğu şeytandandır.
-Çok tehlikeli bir şeymiş aşk. +İnsanın iradesini elinden alır da ondan. Seni yönetmeye başlar, mantık kaybolur, doğru dürüst düşünemezsin bile.
960 syf.
8/10 puan verdi
KÜL Krallığı... 900 sayfalık kitabı nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama halledicem. Biraz spoiler olabilir. Aelin'ın ilk okuduğum zamanlarını hatırlıyorum ve bu kitabı okuduğumda ki halini görünce bu zamana kadar çektiği acı, bu kitapta yaşadığı acılar, herkes için uğraşması, her şeye değdi diyorum. Ben genelde biraz da olsa mutsuz son istiyorum bu kitaplarda. Ama Aelin en mutlu olmayı hakkeden karakterlerdendi bence. Chaol ve Yrene birlikte çok güzellerdi. Yrene'yi bu şekilde kullanması çok hoşuma gitti yazarın... Bütün yük Aelin'in omuzlarındaydı ama asla tek başına değildi. Dorian ve Maeve sahnesi beni baya heyecandırmıştı okurken. Hiç beklemiyordum Doriandan böyle bir şey. Maeve de hatası bu oldu beklemiyordu. Onun dışında Aelin'in geri dönüş sahnesi çok iyiydi. Diğer dünyalardan geçmesi... Ve döndüğünde aslında bir yanının ölmüş olması... Ve ben kitabı okurken bir ihanet bekledim ya bu kadar kitap boyunca doğru düzgün ihanet olmadı bence bu kitaba yakışırdı böyle hiç beklenmedik birinden şok etkisi yaratırdı... Seriyi severek okudum. Karakterleri okumak tanımak gelişimlerini görmek çok güzeldi. İçimde sadece bittiği için olan bir burukluk var...
Kül Krallığı
Kül KrallığıSarah J. Maas · Dex Kitap · 2020794 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.