Puslu Kıtalar Atlası, postmodern anlatının teknikleriyle kaleme alınmış ve güçlü bir kurguyla, tarihsel ögeleriyle, felsefi yönüyle, mizah içerikli bir roman.
Kitap, 1621 yılında Konstantiniye'de, Uzun İhsan Efendinin rüyasında gördüklerini bir puslu kıtalar atlasına kaydetmesi ve oğlu Bünyamine vermesiyle başlıyor. Uzun İhsan Efendi' nin Descartes'in "Düşünüyorum öyleyse varım "görüşü üzerinden "Ben Kimim" e varan hikayesi.
Hikayeler, geçişler, olaylar, düşler, kahramanlar, bitişler.. hepsi çok güzeldi. Yazarın okuduğum ilk kitabı ve muhtemelen diğer kitaplarını da okuyacağım. Kesinlikle tavsiye ederim.