ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Hatırla
İlkokuldayken çok mutlu bir çocuktum. Çocukluğum çok güzeldi. Lise yıllarım harikaydı. Üniversitedeyken ne kadar da çok eğleniyordum. Şimdi o yılları özlemle anıyorum. Bunlar bugünkü düşüncelerim. Fakat acaba ilkokula giderken sahiden mutlu bir çocuk muydum? Düşünelim. Zordu be! Fişleri okumaya çalışma çabası, yazmayı öğrenme süreci, okul kurallarına uymak zorunda olmak... O zamanlar bir an önce büyümek ve çabucak ortaokula ya da liseye başlamak istiyordum. Çocukken acaba gerçekten mutlu muydum? Düşünelim. Olmayabilirim de. Yaramazdım evet, çok azar işittim. Kimsenin beni anlamadığından şikâyetçiydim. Bir an önce 18 yaşıma gelmek istiyordum. Lisedeyken sınav kaygım vardı, bir üniversiteye gitmek, bir an önce yurtta ya da evde, kendi arkadaşlarımla baş başa kalmak, sonsuza kadar arkadaşlarımla yaşamak istiyordum. Üniversitedeyken okulu bitirme, uzatmama, yüksek lisans yapabilme, iş bulma telaşım vardı. Bir an önce okulu bitirmek ve hayata atılmak istiyordum. Yeterdi bu kadar öğrencilik... İlk anne olduğum, o zorlu günlerde, çocukların bir an önce bir yaşına girmesini istiyordum. Şimdi bebekliklerini özlüyorum. Yani, yaşadığım günler ile hatırladığım günlerin hisleri birbirinden farklı. Geriye dönüp baktığımda tüm bu süreçleri mutlulukla hatırlıyorum. Ne kadar mutluymuşum, diyebiliyorum. Oysa o günlerde halimden ne kadar da şikâyetçiydim... Sanırım yaşarken çok hissedemiyoruz mutluluğu, daha çok hatırladığımızda fark ediyoruz. Bugün zor günler olarak adlandırdığımız bugünümüzü, belki de yarın “ne güzel günlerdi” diye hatırlayacağız. İş ki dünü hatırlayıp mutlu olabilelim ve bugünün hakkını yemeyelim..
Reklam
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
Öz yaşamımdan ve bütünsel hayatta dair izlenimler Sizinde bu konuda pek hakim olduğunuz hiç şüphesiz nitekim en baskıcı ve etkileyici günümüz sorunların sancağını taşıyan ekonomik dalgalanmalardır bu dalgalar öyle şiddetli ki önüne çıkan her şeyi katıp ilerliyor bu sorunu bütünleği olarak hükümetin üstüne atmak hiçte adil olmayacaktır deprem
Maintenant III: Oscar Wilde Yaşıyor
1913 yılı, 23 Mart gecesiydi. Eğer o kış akşamı hâlet-i ruhiyemi anlatmak isteseydim derdim ki hayatımın en kayda değer anlarıydı. Hayatımın acayipliklerini sunmak istiyorum size, doğasını garipliklerimin; tiksinç doğamı, beni daima doğru bir yola sevk olmaktan alıkoysa da asla hiçbir şeye değişmeyeceğim doğamı: bazen dürüst kıldı beni, bazen
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.