Narsist bireyin kendi bedenine, benliğine, varoluşuna yerleşememe hali
sürekli eşikte bekleyen, her an her durumda tetiklenebilen varoluş kaygısını,
anksiyeteyi daha da arttırır. Kendi gerçekliğini inkâr edip duygularını
bastırdığı için dışarıdan sakin, umursamaz hatta kayıtsız görünebilen narsist
birey kendi içinde dış etkilere son derece açık ve kaygılıdır. Kaygı ne kadar
yüksekse inkâr, bastırma ve yansıtma savunmaları o kadar şiddetlenir.
Narsisizm, pek çok psikoloji kuramcısına göre bir telafi stratejisidir.
Narsist birey temel güvenlik ve bütünlük duygusu olmayan, benlik algısı,
benlik saygısı ve hatta yaşamsal işlevleri bütünüyle dışa bağımlı, yaşamının
öznesi olamayan, kırılgan bir performans nesnesidir. Güçsüz, yetersiz,
hasarlı algıladığı ve deneyimlediği benliğini inkâr eder ve onun yerine
sınırsız üstünlük, başarı, güzellik, zenginlik, iktidar, şöhret, yücelik,
yenilmezlik, aşkınlık ya da umursamazlık, aykırılık, kötülük,
cezalandırıcılık, acımasızlık fantezilerine dayanan büyüklenmeci sahte
benliği yaratır. Bu aslında bireyin kendi olamaması, asıl benliğini üstün
insan imajına kurban etmesidir. Ki pek çok durumda bu imaj trajikomik bir
şekilde süper kahramanları çağrıştırır.