Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Epeydir kitap okuyamıyordum. Bu kitapla verdiğim arayı sonlandırdım, iyi ki öyle yapmışım. Bir solukta okudum desem abartmış olmam. İnsanların hep sırlarla, yalanlarla yaşadığını Şermin Yaşar öyle güzel anlatmış ki… Okudukça kendimi, kendi sırlarımı düşündüm. Ama bazen bilmemek de en iyisi bazı şeyleri. Söyleme bilmesinler ismi çok manidar. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
"Uyumak ve uyutmak için midir masallar? Ya uyanma zamanı gelmişse?"
Eyyüp Akyüz'ün ilk kalemiyle tanışmam Muhit dergisiyle oldu ve o gün bugündür öykülerini severek okuyorum. Zira bakış açısını ve yazış tarzını oldukça farklı buluyorum.
Uyandıran Masallar kitabı da okuduğum ilk kitabı oldu. İçinde ise toplam beş masal bulunmakta. Bunlar; "Kurnazlar ülkesi", "Ters köşe", "Yitik kelimeler", "On giren bir çıkar" ve "Büyük ödül"...
Zira her biri o kadar zekice, güzel yazılmış ki masal bittiğinde alınması gereken mesajlar hemen alınıyor. Nitekim "Yitik Kelimeler", "On giren bir çıkar", "Büyük ödül" masallarını ayrı bir sevdim ve çok manidar buldum. Tabii içinde yer alan resimleri yazmadan geçemeyeceğim onları da çok beğendim.
Özetle yediden yetmişe herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bilhassa anne ve babaların çocuklarına bu güzel kitabı almalarını ve birlikte okumalarını tavsiye ediyorum.
Anne babası tarafından masal okutularak uyutulan veya büyütülen bir çocuk olmamama rağmen ilkokul öğretmenim vesilesiyle dünya edebiyatında yer edinmiş, kült sayılan bütün masalları okumuş olabilirim. Bu kitabı okurken aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen detayları anımsarken hep gülümsedim. O zaman idrak edemediğim şeyleri şimdi düşündüm
Roman, Balzac'ın doğduğu şehir Tours'da geçiyor. Hikayesinde papazlar ve evlenmemiş yaşlı kızlar rol alıyor diyebiliriz. Ana hikaye ise papaz Birotteau ve evinde oturduğu Matmazel Gamard arasında geçiyor.
Balzac'ın bu eserini çok sevemedim. Hikaye pek ilgimi çekmedi.
Ayrıca kitabın girişinde Balzac'ın kısa hayat öyküsü bulunmakta olup burada ki bilgiye göre Balzac'ın 14 Mart 1850 tarihinde evlenip, sadece 5 ay sonra 18 Ağustos 1850 tarihinde 51 yaşında iken vefat etmesi de oldukça manidar görünüyor :)
Herkese faydalı okumalar dilerim.
Gücün yenemediği tek şey "Hâyâldir."
Güç ve cesaretin bir "hâyâl" karşısında kifayetsiz kaldığının kanıtı olan, bazen onlarca söz söylemek varken susmanın daha manidar olduğunu gösteren harika bir roman idi. Küçük yaşta "adam" olmayı başaran ve bunu gerek davranışlarıyla gerekse sözleriyle okuyucuya gösterebilen Yusuf, insanın zorluklar içerisinde olmasına rağmen hayatına başka bir yapbozdan devam edebileceğinin de -öyle yapmak zorundaydı- rehberi oluyor. Yazarın okura bir çok duyguyu birlikte hissettirebilen, ince ince eleyip sık dokuduğu kelime ve cümleleri sayesinde bu duygu karmaşasından ben de nasibimi aldım. Sonu beklediğim gibi olmayan bu eserin ikinci kitabının çıkmasını çok isterdim. Unutup tekrar tekrar okumak isteyebileceğim bir eser.
Gönül Muhasebesi?
*evet yine spoiler içerir :')
Öncelikle bu kitabı daha iyi anlayabilmemiz için buraya şu deneyi bırakıyorum:
youtu.be/RQVB9ML8p_8?si=...
.....
Olimpos Yayınları, 5. Baskı (Kasım 2022)
Kitabımız, Bireysel Psikoloji'nin kurucusu Alfred Adler'e (1870-1937) aittir. Freud ile Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu
Öncelikle kitabı aşırı beğendim. Eğer okumayı düşünüyorsanız basım tarihini çok geçmeden okuyabilirsiniz. Bu şekilde daha zevkli bir okuma olacaktır zira içerisinde çokça güncel atıf var ve bu güncel atıflara rastlamak akıcılığı artırıyor. Oğuz Hocanın Nöbetleşe Yoksulluk kitabını da çok beğenenerek okumuştum. Sosyoloji dışından bakan bir gözle bu kitapları yazmasını çok manidar buluyorum. Bunun sayesinde objektif ve çoğu kişinin normal kabul edebileceği gözden kaçırabileceği ayrıntılara dikkat çekmekte. Yazarın dilini beğeniyorum, gayet güzel açık ve akıcı.
Özgür yaşadığımızı tanıyoruz ama kim bilir kimlerin etkisi altında kaldık
Her şeyi size söylendiğini, gerçekten kendi iradenizle mi karar verdiğinizi sanıyorsunuz.
Hayat o kadar da toz pembe değil. Bu kitap sizin hayatıta karşı taktınız alt gözlüklerini bir nebze olsun kırılması sağlayacaktır.
Kitap okumaya başladığımda bireysel bir Manipülasyon ve algı yönetiminden bahsedildiğini düşünmüştüm ama bunu kitlelere yayıldığını okumak gerçekten, görüp de görmezden geldiğim birçok şey için beni resmen aydınlat...
Kavramların nasıl çarpıtıldığını, satış elemanlarının hangi tekniklere başvurduğunu, dünyanın aslında asla kabul etmeyeceği çarpıklaşmış ahlak sistemlerinin dünyada nasıl yaygınlaştırıldığını ve pazarlandığını açık bir dille anlatıyor yazar. Dahası verdiği örnekleri Kur'an üzerindeki ayetler ve kıssalarla değerlendirerek anlatması oldukça manidar. Kuran aslında bizi manipülasyona karşı da uyarmış!...
Dünyanın büyük çoğunluğu son yüz yıl içinde diktatörlükten, baskıcı rejimlerden arındı, dünya giderek daha demokratik bir yer haline geliyor ama bu demokrasi halkların yönetilmesi ve yönlendirilmesini zorlaştırıyor. Bu da giderek daha fazla Manipülasyon ve algı yönetimine başvurulmasına sebep oluyor. Bilgi çok hızlı bir şekilde, birçok yere ulaşıyor. Bilgi çokluğundan önemli olanlar kaçırılıyor, bilgi kirleniyor ya da önemsizleştiriliyor. Sistemler şeytanlaşıyor... Kuran'da anlatılan şeytanın hilelerini rehber ediniyor...
Özgür yaşadığımızı sanıyoruz ama kim bilir kimlerin etkisi altında kaldık...
Bu kitabı Lütfen okuyun farkındalığınızı gerçekten arttıracak!
Gelmiş geçmiş en büyük dehalardan biri olan İngiliz yazar George Orwell’in yazdığı bu alegorik roman, tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasında. Yine İngiliz Edebiyatı ve yine bir İngiliz yazar zekasıHastasıyım
Ben Orwell’in distopik romanı olan 1984’ü daha çok severim ve iki defa normal kitabını bi kaç kez de çizgi romanını hiç bıkmadan okudum.
Bollywood filmi gibi... Neler oluyor belli değil, haydi gelin biz dans edelim!!!
Jamaika kökenli İngiliz genç bir yazarın kaleminden rengarenk bir kolaj misali, birbirine benzemez onlarca karakterin, farklı köken ve kültürlerin, farklı değer yargılarının, kuşak çatışmalarının arasında geçen ilginç bir yeni-İngiliz romanı bu. Zamanda ileri-geri ilerleyen bu çok katmanlı hikaye ilgi çekici, yazarın genç yaşına kıyasla başarılı
Yazarın üslubu okurken kahkahalar atmanıza sebep olurken aynı zamanda da düşünmenizi kafanızın karışmasını sağlıyor. İnsanı kendi yapan şeyler neydi? Acılar, mutluluklar, hüzünler...
Bir sabah, bir pansiyonda uyanıyorsunuz ve nerede olduğunuzu kısacası hayatınızla ve kendinizle ilgili hiçbir şeyi hatırlamıyorsunuz. Hafızanız tamamen silinmiş ve kimliğiniz yok olmuş. Siz aynı durumda olsanız ne yapardınız? İşte kahramanımız böyle bir Adem.. Yazarın, kahramanın ismini Adem koyması da çok manidar çünkü Adem; adam, insan, insanoğlu anlamına gelmektedir ki, bence bu bir kişiyi değil bütün insanoğlunu temsil etmektedir diye düşünüyorum. Kendini, benliğini, özünü aramak için yola çıkan adam bir Adem var bir de bin Adem...
Yazarın yazarken okuyucuyu da içine katmasını çok beğendim. Kitap, kurgusuyla somut ve soyut gerçekliğin iç içe geçmesiyle, dili ve anlatımıyla ciddi konuların, alaycı bir üslûpla, zamanın şimdi de olup mekânın sürekli değişmesiyle, kişisel arası diyaloglarıyla ve absürtlükleriyle, gerçek ile hayâl, olgunluk ile cahillik, unutma ile hatırlama, arama ile bulma gibi olguları okuyucuya sunuyor. Ve bu sayede sıkı bir beyin jimnastiği gerektiren bir roman olduğu gerçeğini de belirtmek isterim.
İnsanın, insan olma çabası, hiç durmadan kendini araması, aradığını bulması ama bulduğunu asla anlamaması.. Okuduğum en güzel post-modern romandı. Zaman ve mekân kavramının olmayışı ilk defa bu kadar güzel etkiledi beni.
"Hafıza dediğin kederdir kâtip yaz bunu. Dünya boşlukta nasıl duruyor sanıyorsun. O, boşluk değil keder. Kederi çıkar, dünya düşer. Unutma, unutma, unutma.."
Tutunamayanlar
Bugün 30 Nisan Selim Işık'ın "Adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti." dediği gün. Okuduğum bu sayfanın 30 Nisan günü denk gelmesi benim için çok manidar. Tutunamayanlar ve Selim Işık kesinlikle okunması gereken bir şaheser. Tabancadan korkan çocuğun tabancayla kendini öldürdüğü bir dünya...
Çok sevdim
Hiç böyle Akıcı bir şey beklemiyordum
Sonu çok manidar bitti :)
İlk defa siren hikayesi okudum ve sevdim.
Bence şans verin, hazır şuan indirimde. Mutlaka alın okuyun.
Geçen yine kitaplığımla bakışırken "Kambur"la göz göze geldik. "Ben bu kitabı ne zaman aldım?'' dedim kendi kendime. Elime aldım. Baktım altta Osmangazi Belediyesi yazıyor. Aaa hatırladım, geçen sene ramazan ayında Bursa'ya gittiğimde -sanırım- bir müzeden satın almıştım. Atıştırmalık ve dinlenme okumaları için. Hatta
Merhaba kitap dostlarım :) Bu inceleme benim için çok değerli. Kitabı okumam biraz uzun sürsede maalesef, yine de çok severek incelememi yazacağım. Kitap ince ince hazırlanmış yalın bir dil kullanılmış her hikaye akılda kalıcı şekilde, okunması kolay manidar anlamlı çok beğendim çok sevdim bu kitabı. 3 seriden oluşan bir kitap aslında ama en çok bu kitabı beğendim. Tavsiye olarak önereceğim kitaplar içinde mutlaka bir şans verin
