Dil ve Üslup
Dil, Atsız'ın dilidir. Açık, duru, anlaşılır ve akıcı. Su gibi akar cümleler. Hiçbir cümle, hiçbir paragraf, anlaşılmazlığından ötürü sizi durdurmaz. Eğer duruyorsanız ve bir cümleyi, bir paragrafı yeniden okuyorsanız bu anlamadığınızdan değildir. Tam tersine çok iyi anladığınızdandır. Cümleler sizi can evinizden vurmuştur. Bir
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT
Olay Örgüsü
1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
Deli Kurt'ta Şahıs Kadrosu: Tarihî ve Kurmaca Kişilikler
Deli Kurt'un asıl şahıs kadrosu kurmaca kişiliklerden oluşur. Baş kahraman, asıl adı Murad olan fakat Deli Kurt olarak tanınan meçhul şehzadedir. Deli Kurt'u yetiştiren Çakır, Deli Kurt'un âşık olduğu Gökçen Kız da romanın önemli kurmaca kişiliklerindendir. Eserdeki
On öyküden oluşan bu kitap için öncelikle Nurhan Hanım’ın kalemine sağlık. Büyük bir keyifle okudum. Öykülerin her biri çok etkileyici. İçsel monologlar, diyaloglar harika. Dil sade ve akıcı.
Tenes'in Baltası, Eşik, özellikle Aziz Bey favorim.
İçinize işleyen, her birinde kendinizden bireyler bulacağınız samimi hikayeler okumak istiyorsanız Maruzatım Var 'ı okuyun efendim. Pişman olmazsınız.
buradaşuanadekyazmışolduğumincelemelerarasındakibuenuzunincelememiokuyanherkeseşimdidenteşekkürler
(ben olsam uzun demez okurdum. kendim yazdım diye demiyorum. valla. bak yemin ettim. lol.)
okumuş olduğum bu kitap floridadaki ringling kolejinde mimarlık, sanat ve
Bu kitap aslında bir otobiyografi kitabı ama yazım dili bence çok güzeldi. Aslında çok üzücüydü ve uyuşturucuyu geçmişinde barındırmış birinin elinden yaşadığı şeyleri okumak korkutucuydu. Her seferinde bu son bırakıyorum içmeyi diyip tekrar devam etmenin durdurulamaz döngüsü çok iyi yazılmıştı. Reading slumptan bu kitap sayesinde çıktım. Okurken bunun gerçek bir hikaye ve hayat olduğunu bilmek yüzüme tokat gibi çarptı. Çünkü bunu yaşayan aslında çok fazla insan özellikle genç var. Aslında çok korkunç ama kimse farkında değil gibi. Kitapta bile ilk tedavi olmaya gidildiğinde çalışanların geçiştirip, ilaç yazıp gönderdiği vardı. Eroin bağımlısı birini içinde eroin içeren ilaçlarla tedavi etmeye çalışmaları ve sonra bu insanların o ilaçlara bağımlı olması aslında ne kadar korkunç ve kötü bi durum ama niye kimse buna bir şey yapmıyor. Çoğu şehrin karanlık sokaklarında niye hâlâ madde satılıyor, tüketiliyor? Farkındalık için harika bir kitaptı. Kesinlikle okuyun.
Beynimdeki DüşmanYücel Kuran · İdeal Kültür Yayıncılık · 201958 okunma
Dinlerkende çok huzur bulduğum bir psikiyatri profesörü olan Kemal Sayar 'Merhamet' adlı kitabında da alanının hakkını vermiş. Kitabinda 'merhamet'i gerek bireylerin iç yolculuklarına gerekse milletlerin güncel veya tarihi yaşantılarına örnekler vererek zengin bir içerikle dile getirmiş.
Merhameti anlatırken terörizmin sebep olduğu şehitlere ve şehit yakınlarına, zulüm altındaki Filistin'e, ırkçılığın bir sonucu olarak Batı'nın daima suçlu gördüğü siyahilere vb. değinmesi bu kavramın devletlerin sınırlarını aşan global bir dünyaya ait, evrensel bir değer olduğunu okuyuculara tekraren hatırlatıyor.
Kendi iç yolculuğunuzda kırık yerlerinizi onarmanıza yardımcı olacak değerde bir kitap. Kendinize ait duygularınızı yazarın ifadeleriyle bol bol alıntılar yapmak isteyerek başkalarına aktarabileceğiniz lezzette, tadı damakta bırakan bir kitap. Bu nedenle kitabın hemen son sayfasında yazan "...Hangi yolda ilerleyeceğiz? Körü körüne iyimserlikle, felç edici karamsarlık arasında acaba bir orta yol bulabilir miyiz?" in cazibesine takılıp "Ölümden Önce Bir Hayat Var" eserini okumak için sabırsızlanıyorum.
Tipik Peyami safa'nın para kazanmak için edebi kaygılar içermeyen kitaplarından birisi. Klasik eski filmler gibi klişe. Kitap çok uzun değil o yüzden çerezlik okumak için ve uzun süre kitap okumamış,okuyamamış biriyseniz sizi gerçekten çok iyi toparlıyor.
Son ŞarkıPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202093 okunma
”Cam eskiden kumdu,dedi. Kum olduğu zamanı hatırlıyor. Kuşları, üzerinde yürüyen ayaklarını hatırlıyor. Küçük izler bırakmalarını. Cam olmayı hiç istememiş. Sinsice şeffaf olmayı hiç istememiş. Kuşları, pencereden onları izlemeyi seviyor, o yüzden ağladı”
Merhaba kitapseverler, Cam’a yüklenen bu anlam,onun duygusallığı beni çok etkiledi kim derdi