Cemaate döndü ve o tok sesiyle şöyle seslendi: "Çok kıymetli kardeşlerim, kıymetli hocalarım, Bor'umuzun aziz ve güzide sakinleri, hepimizin bugün burada müşahede ettiği gibi ilçemiz yeni ve genç bir âlim kazanmıştır. Bundan sonraki bütün vaazları bu delikanlı âlimimiz yapacaktır. Ben artık onun olduğu yerde vaaz etmem, edemem. Sizler de gördünüz. Genç yaşında derya deniz maşallah. O yüzdendir ki, bundan sonra her hafta hocamızı dinleyeceğiz inşallah. Kendisine hoş geldin diyoruz. Kendisi MTTB Hicrî 1400 Şiir Büyük Ödülü'nü almıştır. Öylesine mutluyum ki şükür Rabbime. Bundan sonra Merkez Camii'ndeki Cuma vaazlarını Nurullah Genç hocamız yapacaktır. Şimdi hutbeyi de kendisinin okumasını arzu ediyorum. Cumanız mübarek, namazınız kabul olsun."
Dumura uğrama sırası bende idi. Çünkü bu söyledikleri asla aklıma gelmemişti ve hesapta yoktu. "Sen misin kaset ezberleyen. İşte şimdi naneyi yedin! Her hafta bir kaseti ezberle ve gel büyük âlim!" diye geçirerek içimden kendimle dalga geçtim.