"Ne yaptığını öğrenmek için hiç araştırma yapmadınız mı ?"
"Asla, nerede olduğunu bilseydim, onun yanına gitmek yerine, bir canavardan kaçarcasına ondan uzak duracaktım.
Hayır, ne mutlu ki bir daha kimsenin ondan söz ettiğini duy madım, umarım ölmüştür."
"Ummayın, Bertuccio," dedi Kont, "kötüler böyle ölmezler çünkü Tanrı onları kendi intikamlarının aracı olarak kullanmak için adeta koruması altına alır."
36. Kim Rahman'ın zikrini görmezden gelirse yani Rahman'ın zikrine karşı kör olursa Biz ona bir şeytanı musallat ederiz. Artık bu onun dünya hayatında ayrılmaz arkadaşıdır. Bu arkadaşı ona azgınlığı süsleyip durur.
37. Muhakkak bunlar yani şeytanlar onları yoldan yani hidayet yolundan alıkoyarlar ve onlar yani Ademoğulları kendilerinin hidayette olduklarını sanırlar.
38. Nihayet o yani Ademoğlu ve onun arkadaşı ahirette Bize geldiğinde her ikisi de bir zincire vurulmuş oldukları halde Ademoğlu arkadaşı şeytana diyecek ki "Keşke benimle senin aranda iki doğu kadar yani yazın senenin en uzun gününün doğuş yeri ile kışın senenin en kısa gününün doğuş yeri kadar uzaklık olsaydı." O ne kötü bir arkadaştır yani cehennem de onunla birlikte aynı zincirde ona ne kötü bir arkadaş olacaktır.
39. Bugün ahirette özür beyan etmek size asla fayda vermeyecektir. Çünkü siz zulmettiniz yani dünyada iken şirk koştunuz. Elbette siz şeytanlardan olan ve sizinle birlikte zincire vurulmuş bulunan arkadaşlarınız ile azapta ortaksınız.
Birçok şair ve yazar içinde bulunduğu çağın bir tanığıdır. Çağından çoğunlukla şikayetçidir sanatçı. Şairlerin toplumun önünde ve ilerisinde gittiği gözönünde tutulursa, bunun böyle olması doğaldır. Muhatap hasretiyle yanan bilgeleri biliyoruz. Buna bir de çağında anlaşılamamayı ekleyelim. Pek çok şair ve yazarın anlaşılması ancak ölümünden sonradır. "İyinin gidip kötünün geldiği şu içinde yaşadığımız zamana ne demeli öyleyse?" diyen İbn Hazm'ı da bu bağlamda değerlendirebiliriz. Böylece O'nun yaşamı, sanah ve eserini incelerken, Endülüs medeniyeti ve şairin içinde yaşadığı çağ hakkında bir fikir edinmiş oluruz.
"Kısacası bütün bunları ikiyüzlülükle söylemiyorum." diyen yazarın eserini son derece açık olarak ve içtenlikle yazdığını da belirtelim. Çünkü artık hayattan beklediği pek birşey kalmamış, acı tatlı herşeyi tatmıştır. "Dün zaten gitti; yarına çıkıp çıkamayacağımı da bilmiyorum. Öyleyse, durup dururken ne diye boş yere üzüleyim? Kaldı ki, üzülmem neyi değiştirir ve neye yarar?" ifadeleriyle üzülmeye gerek olmadığını, "Allah bana yeter" diyerek de umudunu yaşamının sonuna doğru bile yitirmediğini belirtiyor.
"Çünkü asıl şarkılar bekler bazı yaşları..."
Ne gündüzün tam gittiği, ne gecenin tam geldiği bir andaydık. Her şey ve herkes silikti. Sanki hiç olmayan birisi, o tuhaf soruyu aklıma sokmuştu. "Hiç doğmamış bir insanın ölümü nasıl olur?"
SEVİYE
Neresi sosyal olduğu tartışılır bir ağda birisi ismi trol çünkü aşağıda ki Seviye adlı koşuğu bulmuş çıkarmış.
Seviye
Yüzsüz insanın
İnsan yüzüne tekrar tekrar çıkan
“-Özümüzü iyice kavramak için ne yapmalıyız? Bunu anladığımızda kendimizi de anlarız dedik. Tanrı aşkına Alkibiades, biraz önce söz ettiğimiz, Delphoi’daki yazı (Kendini Tanı manasındaki yazıyı kastediyor.) nedir? Bunu iyice anlıyor muyuz?
-Neden bunu soruyorsun?
-Ben bu yazıdan ve verdiği öğütten ne anladığımı söyleyeyim. Bunu anlatmak için “görmek”ten daha uygun bir kelime bulamıyorum.
-Bu da ne demek Sokrates?
-Şöyle düşün: Bu yazı bir göz için söylenseydi ve “Kendini gör” deseydi bundan ne anlardık? Yani göz kendini görebileceği bir şeye bakmalıdır derdik.
-Evet.
-Peki, neye bakarsak hem kendimizi hem de o gözü görürüz?
-Sanırım ayna ya da ona benzer bir şeye.
-Doğru ancak her şeyi görmemizi sağlayan gözün içinde de buna benzer bir şey yok mu?
-Var.
-Elbette biliyorsundur: Birisinin gözlerine bakan insan kendisini tıpkı bir aynada gördüğü gibi görür. Buna gözbebeği denir. Çünkü oraya bakan kendisini görür.
-Haklısın.
-O halde bir göze bakan bir başka göz kendisini, gözün en iyi kısmına, yani gören kısmına bakarak görebilir.
-Doğru.
-Vücudun başka bir yerine ya da kendisine benzemeyen bir şeye bakarsa kendisini göremez.
-Evet.
-O halde göz kendisini görebilmek için başka bir göze ve o gözün de en iyi olan kısmına bakmalıdır.
-Doğru.
-Sevgili Alkibiades, bu nedenle ruh da kendisini görmek istiyorsa, ruhta erdemin, yani bilginin bulunduğu yere ya da kendisine benzeyen başka bir şeye bakmalıdır.
Ah! Aşk derdine tutulunca ayrılık ne kadar zor,ölümden de beter
Fakat sevgiliye kavuşunca aşk derdi merdi kalmaz hepsi biter
Onu sevdiğim için kimse ayıplamasın beni kınamasın
Çünkü o hep sevgilidir hep güzeldir nerede olursa olsun