“ Bu duygu kısa süre sonra onu korkutacaktı. Ne var ki duygulara kimse karşı koyamaz, oradadırlar ve her türlü bastırma girişiminden bağımsızdırlar. İnsan, yaptığı bir hareket, söylediği bir söz yüzünden kendine kızabilir, ama yaşadığı bir duygu yüzünden kızamaz, çünkü duygularımız üzerinde hiçbir gücümüz yoktur. “
"İnsan bazen aklının da kalbinin de bir tuşla kapanmasını diliyor, Ne çok düşünmenin ne de çok kırılmanın bir çözümü yoktu çünkü, Üstelik haksızken tutunacak bir dalda bulamıyordunuz Ve ne ağlamak ne de yakarmak göğsümdeki ağırlığı hafifletmiyordu..."
Reklam
“Vizite!..” Buna hâlâ böyle havalı adlar takmaya devam ediyordu meslektaşlar. Mide değil işkembe! Sanki bu sözcük o ödemenin benimsenmesine yetiyordu ve artık açıklanmaya muhtaç olmaktan çıkarıyordu... Ayıp! demeden edemiyordum kendi kendime ve bundan kurtulmanın yolu yoktu. Her şey açıklanabilir elbette, bunu ben de biliyorum. Ne var ki fakir fukaranın yüz parasını almış olan kişi artık ömrü billah beş para etmez iğrenç herifin teki olarak kalmaya mahkûmdur! Zaten o zaman bu zamandır ben de artık herkes kadar iğrenç olduğumdan eminim. Öte yandan sanmayasınız ki o yüz paralarıyla ve on franklarıyla çılgınlıklar yaptım karı kız çağırdım. Hayır! Çünkü nasıl olsa o paranın büyük bir kısmına ev sahibi el koyuyordu, ama olsun, bu bir mazeret değildir. Keşke öyle olabilseydi tabii, ama değil işte. Ev sahibi dediğin, bok üstü boktur. O kadar.
İş işten geçtikten sonra ayıldım zira, her zamanki gibi. Aslında en doğru ayılma zamanı da iş işten geçtikten sonradır, çünkü öğretici bir yanı vardır, ne öğrettiğini tam olarak bilemiyorum. Ayrıca şu akıp giden günlerinde yuvarlandığımız hayatı düşününce, o hayattan ne öğrendiğini kim tam olarak bilebilir ki?
Yüzyıllardır sürüp gelen zihniyetleri, âdetleri ve gelenekleri kökünden çıkarıp atabilmek itiraf etmelidir ki, kolay bir şey değildir. Güç bir meseledir. Örnek: Ben kendimden bahsettim. Benim rahmetli anam beni terbiye ederken bana derdi ki: "Padişahta ve halifede yedi evliya kuvveti var." Ben zaten evliyanın ne olduğunu, büyük ve üzeri yeşil örtülü birtakım mezarlara bakaraktan öğrenmek istiyordum. Herhalde büyük bir şey, manevi, gökten inmiş bir şey gibi hatırıma gelirdi. Ve bunun yedi tanesinin kuvvetine malik olan insan ne olacaktı? Dehşet veren bir şey! Ve böyle bir büyüklük korkusunun ve büyüklüğü belirten hakkında söz söylemek de günahtır. Annemin de bana verdiği terbiye buydu. Ve hiç şüphe etmem ki çoğumuzun aldığı terbiye budur. Annemin de kabahati yoktur. Çünkü ona da annesi aynı terbiyeyi vermişti.
…kendi kendine düşünüp taşınmış, bazı sonuçlara varmış, ama bunları açıklamamaya karar vermişti, çünkü dostluğuna artık ne kadar güvenebileceğinden emin olamıyordu.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.