İsminin bir hayli romantik olduğunu düşündüğüm bu kitap, okuduğum ilk Amin Maalouf kitabı. Sultan Abdulaziz'in öldürüldüğü gece odaya giren kızının akıl sağlığını yitirmesi ile başlıyor hikaye, esas kahraman ise bu kadının torunu olan İsyan. Kitapta Osmanlı İmparatorluğunun son dönemi, Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, İsrail devletinin kuruluşu ve sonrasındaki Arap- İsrail savaşlarını da kapsayan dönem ele alınıyor. İnanılmaz akıcı geçiyor fakat bu akıcılık kitabın şahane olduğu anlamına da gelmiyor ne yazık ki... Öncelikle beni hüsrana uğratan şey betimleme eksikliği, tüm betimlemeler üstünkörü, alelade geldi bana. Diğer hayal kırıklığına uğratan şey ise karakterlerin ruh hallerinin okuyucuya tam olarak yansıtılmaması. Düşünüldüğünde, kitabın geçtiği dönem inanılmaz karışık ve dramatik bir dönem. Dünyanın hatta Orta Doğu’nun acıya ve drama doyduğu bir dönem... Böylesine savaşın ve karışıklığın olduğu yıllarda nasıl olur da karakterlerin duygu durumundan detaylıca bahsedilmez bilemiyorum. Bana biraz tuhaf geldi. Yine de aşka dair umutlarımızı yeşerttiği için yazara teşekkür etmek lazım :’))