Konu olarak ilgi çekici, yazı dili oldukça akıcı fakat ana fikir itibariyle biraz hayal kırıklığına uğradım. Sonu beklediğim gibi değildi, daha derin bir mesaj verilebilirdi, daha anlamlı bir son beklerdim. Namus kavramı üzerinde dönse de sonu çok da öyle bitmemiş.
Tersine DünyaOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20211,535 okunma
Jülide, Nazmi Bey'in akşam güneşiydi. Bitmek üzere olan hayatının son gün ışığı... Birbirlerine benzeyen ve birbirlerine karşı kuvvetli (tehlikeli veya hastalıklı da diyebiliriz) aşk duyan iki vurgun.
Akşam GüneşiReşat Nuri Güntekin · İnkılap Kitabevi · 20173,677 okunma
On Küçük Zenci yemeğe gitti,
Birinin lokması boğazına tıkandı. Kaldı dokuz.
Dokuz Küçük Zenci geç yattı,
Sabah biri uyanmadı. Kaldı sekiz.
Sekiz Küçük Zenci Devon'u gezdi,
Biri geri dönmedi. Kaldı yedi.
Yedi Küçük Zenci odun yardı,
Biri baltayı kendine vurdu. Kaldı altı.
Altı Küçük Zenci bal aradı,
Birini arı soktu. Kaldı beş.
Beş Küçük Zenci mahkemeye gitti,
Biri idama mahkum oldu. Kaldı dört.
Dört Küçük Zenci yüzmeye gitti,
Birini balık yuttu. Kaldı üç.
Üç Küçük Zenci ormana gitti,
Birini ayı kaptı. Kaldı iki.
İki Küçük Zenci güneşte oturdu,
Birini güneş çarptı. Kaldı bir Zenci.
Bir Küçük Zenci yapayalnız kaldı.
Gidip kendini astı. Kimse kalmadı.
Sonra kitapların kari üzerindeki telkini hakkında fikirlerini söyledi; bence, diye devam etti, marazî bir kitabın mikroptan farkı yoktur, insanı hasta eder.
"Dünya namına bir isteğim olmadığına göre, neden hayatımı dine vakfetmiyorum?" diye düşünüyordum. "Madem ahiret var, neden hayat bana anlamsız geliyor? Neden dinin yüklediği sorumlulukları yapmaktan imtina ediyorum?"
Bu soruların üzerine samimiyetle düşününce, başta yadırgadığım fakat sonra doğruluğunu kendime itiraf etmek durumunda kaldığım bir cevap bulmuştum: "Dindar bir hayat çok sıkıcı."
Evet, her gün kalkıp namaz kılmak, oruç tutmak, zikir yapmak sıkıcı geliyordu gözüme. Üstelik zordu da. Çok monotondu bütün bunlar. Ömrüm boyunca aynı şeyleri yapacaktım. Hiçbir eğlencesi olmayan, katlanılamaz, kurallarla çizili bir ömür. Bir cazibesi yoktu öyle hayatın.
Avangard yayınlarından Elyesa Koytak editörlüğünde çıkmış içinde 15-20 tane yazım/harf hatası bulunduran kitap. Kendimden bir şeyler buldum ve özellikle ilk yarısını çok sevdim. İçinde sorgulamanıza sebep olacak sorular barındırıyor.
dipnot: Kesinlikle ileride yeniden okumak istediğim kitaplardan biri.