Umarım
Gelecekte her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum.
Bu halini sevmiyorum. Her şeyini bırakıyorsun, hayattan çekiliyorsun, yenilgiyi seviyorsun sanki. Daha kuvvetli olman lazım.
Reklam
Bir erkeğe takıntı (obresyon) geliştirmişseniz bu takıntının özünde aşk yerine “korku” olduğunu belki de fark etmişsinizdir. Böyle sevdiğimizde aslında korku dolu oluruz; yalnızlık korkusu, sevilmeye ve değer verilmeye layık bulunmama korkusu, görmezden gelinme, terk edilme, mahvedilen korkusu.Takıntımız haline gelen bu erkeğin , korkularımızla baş edebileceğini umarak öne sevgimizi veririz. Ancak korkularımızla birlikte takıntımız da derinleştikçe, geri almak üzere verdiğimiz sevgi hayatlarımızı yönlendiren güç haline gelir. Taktiğimiz işe yaramadığı için daha çok çabalar, daha da çok severiz. Aşırı severiz.
İmparatorluk üçlemesi emek, iktidar ve Devlet konusunda olumlayıcı, diyalektik-dışı bir yeniden kavramlaştırma, aşağıdan gelen yeni bir komünizm teorisi sunar. Maoculuğa felsefi ve siyasal yakınlıktan , “değişmez komünist değerleri" (eşitlikçi adalet, ıslah edici terör, siyasal gönüllülük ve halka güven) öne çıkaran bir tutuma ve yakın dönemde komünist İdea çağrısına yönelen Alain Badiou'nun komünizmle meşguliyeti kırk yılı aşkın bir süreyi kapsar. Komünizm Slavoj Žižek için de yeni bir ilgi alanı değildir. Daha 2001 başlarında bir konferans düzenlemiş, devamında Lenin'i yeniden düşünmek üzerine bir kitap yayımlamıştır. Negri ve Badiou Parti'yi ve Devlet'i reddederken Žižek Lenin'e belli bir bağlılığı koruyarak şunu yazar: “Bugün almamız gereken esas Leninist' ders, Parti'ye dayalı örgütlenme biçiminden yoksun siyasetin siyasetsiz siyaset olduğudur." Kısacası, radikal felsefenin hayati bir kesimi, komünizmi özgürleştirici, eşitlikçi siyaseti güncel adı olarak görmektedir ve komünist mirasın bir parçasını oluşturan kavramların birçoğuna yoğun biçimde yeniden kafa yormuştur.
Sayfa 11 - Yapı Kredi Yayınlar, 1.Baskı, 2014.Kitabı okudu
Yeterince söyleyemedim Seni ne kadar sevdiğimi
Verdiğim hiçbi' sözü tutmadım
Reklam
"Eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen," dedi, "hep güzelmiş gibi görünür. Gezegenler, yaşamlar... Ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur. Günden güne yaşam daha da zorlaşır, yorulursun, ritmi kaçırırsın. Uzaklığı ararsın-ara vermeyi. Dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor. Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor." "Urras için iyi. O orada ay olarak kalsın- onu istemiyorum! Ama bir mezar taşının üzerinde durup, Yaşamanın bakıp 'Ne güzel!' demeye yokum. Onu burada, yaşamın ortasında, şimdi görmek istiyorum. Sonsuza umurumda değil." Shevek gülümseyerek "Sonsuzlukla ilgisi yok," dedi - gümüşi renkte, gölgeler içinde, zayıf, tüylü bir adamdı. "Yaşamı bütün olarak görmek için tek yapman gereken şey, onu ölümlü olarak görmek. Ben öleceğim, sen öleceksin; başka türlü birbirimizi nasıl sevebilirdik ki? Güneş de bir gün sönecek, başka türlü nasıl patlamaya devam edebilir?"
Bi' anda biten şey biz miydi, zaman mı?
O günkü kavgaları hiç olmadığı kadar kötüydü, birbirlerine daha önce hiç söylemedikleri şeyler söylediler, affedilemez, dönüşü olmayan şeyler. Odasında oturup birbirlerine bağır­malarını dinledi. Sonra tüm bu kargaşanın ortasında Anne­ Baba ortadan kayboldu.
Peki, en iyi olan kimlerdir?
"Toplumdaki tüm insanlar, bütün gruplar, daha doğrusu neredeyse bütün insanlar ve topluluklar kendilerinden daha iyi olanları TAKLİT eder. Peki, en iyi olanlar kimlerdir?"
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.