Olmam gereken yerden çok uzaktayım, Belki de yoruldum, bilmiyorum. Öyle karışık, Öyle yabancıyım ki Bu aralar kendime bile gelemiyorum. ~Fyodor Dostoyevski
Sıklıkla şu soruya muhatap oluyorum: Müslümanların dini ve davası haktır. Müslümanlar dışındakiler bâtıl. Hal böyle iken Hak yolda olan Müslümanlar “geri kalmış”, dağınık, perişan, güçsüz bir vaziyette olduğu halde bâtıl ehli olan insanlar “ilerlemiş”, birleşik, kudretli ve kuvvetli. Sırf bu sebeple bugün yeni nesillerimiz arasında İslam’ın hak
Reklam
Sanıyorsun ki dünya senin etrafinda dönüyor ya da dönmeli. Dilediklerin olmalı, dilemediklerin olmamalı. Hâlbuki dünya bizim etrafımızda değil, bir kendi etrafın da bir de güneşin etrafinda dönüyor.
Günlerdir, Yaratıcı niye duamı kabul etmiyor, istediğim şey çok mu fazla ya da yanlış bir şey mi istiyorum ki vermiyor diye hayıflanıp duruyorsun. Senin derdin nefsim, bir haddini bilmezlik ki sorma.Hem de ne haddini bilmezlik. Bir şikâyet, bir şikâyet... Bir gurur, bir gurur... Bir kibir, bir kibir... Bir naz, bir naz ki anlatamam.
Çıkmazlardayım bu gece yine, yeniden. Nedeni olmadan neden kötü hisseder insan? Ruhumun derinliklerinde bir yerde, belki de hiç iyileşmeyecek. Kalbim atmaya başlasa ruhum bocalıyor, ruhum huzur bulsa kalbim kanıyor. Bir yanım hep eksik kalıyor. Olumsuz düşünmek istemiyorum fakat artık biliyorum gerçeği; iyileşemiyorum. Öyle çok istiyorum ki, fakat bu hayatta hiçbirşey isteğe veya hayale bağlı değil. Keşke bardağın dolu bir tarafı olsa. Biraz da olsa önümü görebilsem. Kendime sorduğum sorulara cevap veremiyorum artık. Çok sevdiğim acıyı bile hissedemiyorum. Geleceğime odaklanmak istiyorum fakat o kadar bomboş geliyor ki herşey, saçmalaşıyor. Bilmiyorum, bilmiyorum. Bana ne oldu?
"-Ne güzel bu duyguları sana yaşatan Rabbimize, gören bilen gözüne gönlüne, Käbe'ye kimi gider yüreğinde Kâbe olur, kimi gider gördüğüyle kalır, Kâbe'sini orada bırakır gelir. Kalbin Kâbe gibi temiz olsun evladım, kalbin Kâbe gibi temiz olursa dostların da öyle olur. Rabbin ne güzellikler sunar sana elbet, gördüm ki kula erişmiş hakkın çağrısı, bir çiçek gibi açtın evladım sen, birdenbire bir goncagül gibi, boynunu hiç bükme, nasıl ki toprağa su verdikçe çiçek boynunu dik tutar ve o güzel yapraklarını rengarenk açar, sen de bedeninin suyunu bol verenlerden ol evladım, girdiğin bahçeler gül koksun, sen de o güllerden olasın, gülünü ve bahçeni hep sev, sen severken dikenler batabilir bazen. O batan dikenlere takılma, bir cımbız yeter onu söküp almaya, yeter ki sen o cımbızı tutmasını bil..”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.