Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Nazım

Gitgide daha fazla rahatsız oldu, daha fazla üzüldü çünkü bazı kadınlar için evlilikten daha kötüsü olmaz, diye düşündü.
Reklam
Hepsi bu kadar. Korkma artık, diyordu kalp. Korkma artık diyordu kalp ve bir yandan da bütün kederler için iç çekerek kendini yenileyen, baştan başlayan, toplanan ve kendini bırakan bir denize bütün yükünü teslim ediyordu. Beden ise sadece oradan geçen arıyı; kırılan dalgayı; havlaya, uzaklarda havlamaya devam eden köpeği dinliyordu.
Kendisindeki eksikliğin ne olduğunu biliyordu. Güzellik değildi; zeka değildi. Daha merkezde, insanın içine işleyen bir şeydi bu; yüzdeki buzları kıran ve kadınla erkek veya kadınla kadın arasındaki soğuk teması hafifçe dalgalandıran sıcak bir şeydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kadınlar pahalı kıyafetlerinden kurtulmalılar.
O bencildi. Bütün erkekler gibi. Çünkü hasta değildi.
Reklam
Bir erkeğin kendini öldüreceğini söylemesi korkaklıktı ama Septimus savaşmıştı; cesurdu; artık Septimus değildi.
Birini sevmek insanı yalnızlaştırıyor, diye düşündü.
Ah keşke hayatına tekrar baştan başlayabilseydi, kaldırıma çıkarken böyle düşündü, keşke bir parça da olsa farklı görünebilseydi!
Hiçbir şey bilmiyordu; ne dil, ne tarih; yatakta okuduğu anı yazıları dışında nadiren bir şeyler okurdu; yine de ona son derece ilginç geliyordu; yoldan geçen taksiler; bütün her şey.
Artık dünyadaki hiç kimse için onlar şöyledir veya böyledir gibi bir şey söylemeyecekti. Kendini çok genç hissediyordu; aynı zamanda inanılmayacak kadar yaşlı. Her şeyi bir bıçak gibi ortasından kesiyordu: aynı zamanda dışarıdaydı da, sadece seyrediyordu.
Reklam
Çünkü evlilikte, aynı evde sabahtan akşama kadar bir arada yaşayan iki kişi arasında bir parça mesafe, bir parça özgürlük olmalıydı.
İnsan hayatı neden bu kadar sever, neden bu şekilde görür Tanrı bilir; nasıl kurar, çevresinde büyütür, sonra alt üst eder ve her an yeniden yaratır; ama kapının önündeki basamaklara yığılmış oturan en rüküş, en dertli kadınlar bile (ölümüne içerek) aynı şeyi yapıyorlar; bununla meclisin çıkardığı yasalar bile başa çıkamaz, bundan çok emindi, çünkü: hayatı seviyorlar.
İnsanların sakinlikle tatmin olmaları gerektiğini söylemek boşuna; harekete ihtiyaçları var ve eğer bunu bulamazlarsa, yaratırlar.
Dünya kadına, erkeklere dediği gibi "Yazmayı seçersen yaz, benim için fark etmez" demedi. Dünya kahkahalara boğularak şunu dedi: "Yazmak mı? Senin yazmandan ne çıkar?"
Öyleyse, on altıncı yüzyılda şiir yazma yeteneğiyle doğan o kadın mutsuz kadındı, kendiyle kavgalı bir kadındı.
220 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.