Değişmenin zorluğunu saygı göstermek
Kişi sorunun bilincine vardıktan ve değişime yöneldikten sonra bile, değişmekte zorlanıyorsa, bunun nedeni değişimin, uzun ve zahmetli bir "yıkma ve yeniden kurma" sürecini içermesinden dolayıdır. Burada söz konusu olan, bir çocuğun da yapabileceği gibi, sadece bazı davranış kurallarını öğrenmek değil, öncelikle kendi alışkanlıklarından kurtulmaktır. Bu durum değişim sürecinin uzunluğunu ve sayısını geri dönüşleri açıklar. Bu konudaki temel kurallardan biri, değişimi "sindirmek" için kişiye süre tanımaktır.
Sayfa 304Kitabı okudu
432 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 35 days
Parfümün Dansı, benim bu zamana kadar okuduğum en kitaplardan biri. Karakterimiz Alobar bir kabile lideridir ve bu kabilede liderin saçında bir tel bile beyaz saç çıksa anında idam edilir, yerine yenisi geçer. Alobar ise yaşamayı seven, yaşamak isteyen biridir. Bu beyaz saçı bir süre saklasa da işin sonunda ifşa olur. Olay kitabın en başında geçtiği için spoi olduğunu sanmıyorum. Devamında Alobar kaçar ve başka kabilelerde, kültürlerde hayatta kalmaya ve bu sırada ölümsüzlüğü bulmaya çalışır. Kitap boyunca Alobar'ın bu kültürlerdeki maceralarını okuyorsunuz ama bunları okurken yabancı birinin bir kültüre yaklaşımı; din, peygamber, sistem, millet değişimi; yeni icatlar, buluşlara da denk geliyor ve bunları insanların nasıl karşıladığını oluyorsunuz. İnsanın yaşam çabası, ölüm korkusu, yabancılaşması, kabullenmeyişi, kaçışı ve devrimlerini bir arada okuyabileceğiniz bir kitap. Benim çok beğendiğim bir kitap oldu. Herkese öneririm.
Parfümün Dansı
Parfümün DansıTom Robbins · Ayrıntı Yayınları · 20195.2k okunma
Reklam
Hormonların üretilmesindeki bu dalgalanma kadınlar­ da, erkeklerin hiçbir zaman anlayamayacağı anlık duygusal değişimler oluşturmaktadır. Kadındaki bu değişim dışarıdan o kadar net gözlenir ki empati yoksunu erkekler bile bu değişimi her hücresiyle hisseder. Âdet öncesi kadınlarda ortaya çıkan bu gerginliklerden ilk kez bahseden erkek Hipokrat'tır. Yaklaşık 2.400 sene önce yazdığı "Kadın Hastalıkları" adlı eserinde bu kısma da hatırı sayılır bir yer ayırmıştır. Kadınların bu ilginç durumu hukuk sisteminin de gözünden kaçmamış­ tır. İngiltere ve Fransa mahkemelerinde âdet döneminde suç işleyen kadınlarda cezada indirime gidilen davalar mevcuttur. Sevgili erkekler bizim hormonlarda bu şekilde bir dalgalanma olmadığı için kadınlardaki bu değişimi sadece şaşkın gözlerle izliyoruz. Acaba hiç merak ettiniz mi böyle bir deneyimi yaşa­mak nasıl bir histir diye?
Sayfa 131Kitabı okudu
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Beyaz Tuval Hakkında Düşüncelerim, Yorumlar ve İncelemeler
Roman genel manada size Yahudilik dini hakkında kavramlar, farklı perspektiften bakış açıları, Yahudilik dininin önemli günleriyle beraber kimi zaman sizi mutlu eden, kimi zaman da sizi sinirlendiren yönlerini açıklama ile başlıyor. Fakat bu açıklamalara daha iyi bir taraftan sahip olmak ve en baştan kelimeleri bilgi haznenize katıp anlamlarını
Beyaz Tuval
Beyaz TuvalBenjamin Stein · Metis Yayıncılık · 201345 okunma
13 Ölüme karşı her zaman tiksintiyle karışık bir korku duydum. Onunla böylesine çok uğraşmam belki de bundan ötürü. Yaşam, bir kış gecesinin ayazına karışan bir soluk gibi çekiyor şimdi beni. O solukla, sönmeye yüz tutmuş bütün ateşleri üflemem gerek. Kentlerin ve anıların ömrü, bazan bir insanın ömründen çok daha kısa. Belleğin durmaksızın ıslak
Turuncu Defter
304 syf.
10/10 puan verdi
Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü (Sıfır Kilometre)
———————————————————————— Meditasyon, kişisel gelişim ve psikolojiyle ilgilenen tüm insanlara yönelik bir roman. Özellikle kendini arayan, yaralı egosuna yenik düşmüş kişilere hitap edecektir. Bizi Nepal'e ve daha uzaklara yolculuğa çıkarıyor. Bu kitabı okuduktan sonra oluşan farkındalık ve düşüncelerle baş başa kalıyorsunuz. Bir
Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü
Bugün Kalan Hayatımın İlk GünüMaud Ankaoua · Yan Pasaj Yayınları · 20192,751 okunma
Reklam
''yaşarken başımızdan hiçbir şey geçmez. dekorlar değişir, kişiler girer çıkar, hepsi bu. başlangıçlar da yoktur. günler anlamsızca birbirine eklenir durur; sonu gelmez, tekdüze bir ekleniştir bu. ara sıra şöyle bir hesap yapılır: 'üç yıldır seyahat ediyorum. bouville'e geleli üç yıl oldu,' denir. başlangıç olmadığı gibi, son da yoktur. bir kadın, bir dost, bir kent, bir kerede terk edilemez. sonra hepsi birbirine benzer zaten. yaşamak budur işte. ama hayatınızı anlatırsanız, her şey değişir; fakat bu değişimi kimse fark etmez: gerçek hikayelerden söz edilmesi bunun kanıtıdır. sanki gerçek hikayeler olabilirmiş gibi; bir şeyler olur ve biz onları tam tersi yönde anlatırız. hikaye anlatırken, önce başlangıcı ileri sürer gibi görünürüz ...oysa aslında sondan başlamışızdır.''
Sayfa 66 - can yayınları
Kaçıp gitmek istediğiniz yerin kaçtığınız yerle aynı olduğunu görmek tam bir aydınlanmaydı. Hapishanenin bir yer değil, bakış açınız olduğunu anlamak. Deneyimlediği, birbirinden apayrı hayatlar içinde, en köklü değişim hissinin ancak kaçıp gitmek istediği hayatta yaşanabileceği, Nora'nın aldığı en garip dersti. Başladığı ve dönûp dolaşıp yine geldiği hayatta. En büyük ve en derin değişimi daha zengin, daha başarılı, daha ünlü olarak ya da Svalbard'da buzulların ve kutup ayılarının arasında olduğu için yaşamış değildi. Eski püskü kanepesi, yuka bitkisi, minik saksılı kaktüsleri, kitaplıkları ve hiç denenmemiş yoga egzersizleriyle dolu kitaplarıyla, o sevimsiz ve rutubetli evde, aynı yatakta uyandığı anda yaşamıştı. Elektrikli piyanoyla kitaplar aynıydı. Kedisinin yokluğu yüzünden ve işini kaybettiği için duyduğu üzüntü aynıydı. Önünde yine bilinmezliklerle dolu bir hayat vardı. Yine de her şey farklıydı. Farklıydı çünkü artık başkalarının hayallerini gerçekleştirmek için yaşamak zorunda hissetmiyordu kendini. Hayalindeki mükemmel evlat, kız kardeş, partner, eş, anne, çalışan olmaya uğraşmaktansa, doyum verici bir hayatı ancak yalnızca insan olarak, kendi amacının yörüngesinde dönerek, bir tek kendine hesap vererek yaşayabileceğini artık anlamıştı. Farklıydı çünkü ölümün eşiğine kadar gelmişken, şimdi capcanlıydı. Çünkü bunu o seçmişti. Yaşamayı seçmişti. Yaşamın sonsuzluğunu görmüş ve o sonsuzluğun içinde yalnızca neler yapabileceğini değil, nasıl hissetmeyi seçebileceğini de görmüştü.
İnsan Niçin Okur?
İnsan niçin okur sorusunu hep sormuşumdur . Bu soruya bulduğum cevapları , değişik başlıklar altında toplamayı başardım . Bütün okuma tecrübelerim göstermiştir ki , okumak sadece bir eylem değildir . Onun kuşattığı alanlar var ve okumalarım o alanlara göre gerçekleşiyor . Yani zarf ve mazruf ilişkisi yani . Okuyorsanız , benim yaşadığım
Çikolata
Huntley ve Palmer bisküviyi dönüştürdüler. Diğer endüstriler, insanlara tamamen yeni gelecek ürünler yarattılar. Örneğin, çikolata tekrar yaratıldı. Lüks bir içecekken, seri üretimine geçilen bir katı gıda maddesine döndü. Bu değişimi gerçekleştirmek için, kakao çekirdeğini ezen mekanik fabrikalardan fazlası gerekiyordu: böyle fabrikalar 18. yüzyılın sonlarında Barselona ve Bologna'da vardı ama onlar hâlâ çok özel müşteriler için son derece pahalı bir ürün üretiyorlardı. Yeni bir ürünün geliştirilmesi yeni bir kültürel iklimi beklemeliydi, davranış biçimlerinde ortaya çıkacak bir devrimi. Teknoloji, kıta Avrupasından geldi -Ispanya ve İtalya'dan, kakao çekme işleminin ilk kez mekanik hale geldiği yerler; sonra Hollanda vardı sırada, Conrad van Houten toz kakaoyu icat etmişti; sonra İsviçre, Caillier ve Nestlé ailesinin evlilik yoluyla birleşerek sütlü çikolata üretmeye başlamaları. Ancak, zevklerdeki devrimi yaratan, İngiliz Quakerlar oldu. 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın başlarında, sivil olanaksızlıklar Quakerları işe girmeye zorladı. Çikolata işi onları özel olarak ilgilendiriyordu çünkü kakao alkolsüz bir içki potansiyeline sahipti. Ürünlerinin fiyat ve ulaşılabilirlik bakımından kitlesel pazara girebilmesini sağlamak, Yorklu Frys veya Bournvilleli Cadburys gibi ailelerin yanıp tutuştukları şeydi. Sonuçta elde edilen ürün, çikolataydı.
Sayfa 233 - PdfKitabı okudu
463 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.