40 Yaşındasın
Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah Azze ve Celle
Ya Rasulallah,
lemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
40yaşındasın
Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah Azze ve Celle
Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
hayallerim kıpkırmızı olurdu
İstanbul hala güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
İstanbul hala sevimli mi sevimli
ve hala bir tomurcuk tadında
Kimin elleri daha kurak
Kimin gözleri daha okyanus
Kimin yüzünde çağlar öncesinden kalma bir yara izi var
Kimin kalbi çarpıyor geceleri Metrup bir evin kırık dökük panjurları gibi
Kimin derinlerden geliyor doğduğu evin belli belirsiz iniltisi
Kimin endişeleri savruluyor rüzgardan
Kim daha uzağa atabiliyor öfkesini
Kimin hayalleri uçsuz
Kimin elleri daha kurak
Kimin gözleri daha okyanus
Kimin yüzünde çağlar öncesinden kalma bir yara izi var
Kimin kalbi çarpıyor geceleri Metrup bir evin kırık dökük panjurları gibi
Kimin derinlerden geliyor doğduğu evin belli belirsiz iniltisi
Kimin endişeleri savruluyor rüzgardan
Kim daha uzağa atabiliyor öfkesini
Kimin hayalleri uçsuz
Dürr-i Yekta (İnci Tanesi) Sözler
Sovyet döneminin ünlü Gürcü şairi Mayakovski ile Nâzım Hikmet, Moskova’daki üniversite yıllarında zaman zaman biraraya gelerek şiir üzerine konuşur tartışırlarmış. İşte böyle bir karşılaşmalarının birinde, Mayakovski sormuş:
- Nâzım en ünlü şairiniz kimdir?
Nâzım Hikmet hiç duraksamadan:
-Şeyh