an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür
ben sadece kendi kaderimin peşinden koşturuyorum
senin başka dünyalara kader bağlamışlığın var
köprülene köprülene köprülerden geçiyoruz
savaşlardan kan var bayraklar solduruyor renkleri
sarmalların kollarını kırıyorken genetik
ruh bulaştırıyoruz birbirimize dna değil!
sevgilim çaktırma durumlar kritik
bence biz bundan sonrasına yürüyerek
Sen yoksun, kapım düşüncelere açık;
Sesimde ritm oldun, düşüme maya.
Sen, hüzün perçemim, beyaz karanlık;
Dolunaylar gibi doğuver artık,
Kutsal ışığınla parlat aşkımı,
Parlat ki düş atım aksamaya!
Yıllardır beklerim geleceksin diye
Umut tohumlarım güleç ve diri,
Bir tılsımlı kuş ol geliver gayri;
Geliver kapıma, gitme bir daha!
De ki: -'Ebedidir bu aşk, bu bahar.'
Çiçeklerin, türkülerin en güzeli yar;
Yaşama gücümsün, sensin hayatıma
Bir minyatür gibi renk veren rüya.
Bahaettin Karakoç
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyadır halkı efgânım gara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta'n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Fuzuli
Yok başka hiçbir umarin
En granit kayanin en ortasinda
Balta girmemiş karanliklarinda kipirtisiz
Ya ölmektir kurtuluşun
Ya da şiire tutunmak
O en gergin tele şöyle bir dokun
Son tiniyla tel kopsun
Ayak sesleri duyulsun ölümün
Her yanin her yönün çikmaz
Nereye baksan yok
Hiç bile herşey sayilir o bulundugun yerde
Kurtarirsa kurtarir ancak
Yine şiire tutunmak.
Aziz Nesin