120 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
İslam'a teşekkür kitab'ı
Garaudy, Hitler ordusuyla yapılan Somme savaşında gösterdiği büyük kahramanlık sebebiyle yüksek devlet nişanıyla ödüllendirilir. Fakat bir gün Fransız hükümetinin Hitler ile yaptığı anlaşmayı öğrenen Garaudy, bu duruma başkaldırır ve Fransız sömürgesi Cezayir'e sürgün edilir. Otuz üç ay burada hapis hayatı yaşar. Orada da yapmış olduğu bir
İslam Medeniyetinin İnsanlığa Katkısı
İslam Medeniyetinin İnsanlığa KatkısıRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2020219 okunma
550 syf.
·
Not rated
·
Read in 109 days
"Borç " kitabının incelemesi " Spoiler içerir"
Merhaba Değerli Okurlar, Bir David Graeber Klasiği bitirmiş olmanın sevinci var içimde. Bu kitap okuduğum birçok kitaptan ayrı bir konumda artık benim için. Şaşırtıcı tarih bilgilendirmeleriyle kitap adete insanı içine çekiyor ve bu kadar bilgi dolu bir kitabın , insanı zihni olarak yormayan anlatımı ise yazarın ayrı bir yeteneği olarak
Borç
BorçDavid Graeber · Everest Yayınları · 201568 okunma
Reklam
Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Gök kubemizi 1923 te çaldılar… Harf İnkilabı isimiyle
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade. Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik... …bunu buna başlayalım mı…? Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı. Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil. Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
Soykırımcı Siyonist İsrail’i Kim Durduracak?
Yahudi inancına göre: Sadece ve sadece Yahudi bir anneden doğan Yahudi olur. Yahudiler anneyi tarla kabul ediyor. “Ürün tarlada yetişir, onun için sadece Yahudi anneden doğan çocuk Yahudi olur!” diyorlar. Baba Yahudi olsa anne Yahudi olmasa o Yahudi olarak kabul edilmiyor. Yahudi anneden olmayan bütün insanlara ise “Goyim” diyorlar. Yahudi
Osmanlı’yı tercih eden Bizans köylüsü
Kısacası Bizans’ın itici gücünden kaçan ahali için Osmanh nizamı bir çekim alam oluşturmaya başladı. Çünkü Hristiyan Anadolu ahalisi, bozuk Bizans düzeninin kendileri için gün den güne tahammül edilemez hâle geldiğini görüyor, bölgeleri ele geçiren OsmanlIların bu sorunu Gordion düğümü gibi bir hamlede çözdüklerini görüyorlardı. Düşünsenize tekfurların ağır vergisi ve angaryası altında ezilen bir Hristiyan Rum köylü, Osmanh idarecilerinin arzın tahammülüne göre kendisini vergilendirdiğini görüyor, derin bir nefes alıyordu. Ayrıca Osmanh Devleti’nin başma diktiği görevlinin hiç bir şekilde mülkiyet sahibi olmadığını hatta mîrî arazi denilen şeyin padişahın bile mülkü olmadığını anlıyor ve hafif vergi lerle, düzenin bozulmaması için sistemin saat gibi işlemesini sağlayan Müslüman Osmanh yöneticilerini derebeyleşen Bi zans kaosuna tercih ediyorlardı.
Reklam
88 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 hours
Birbirinden güzel 8 öykü. Yazarın ikinci kitabı olan bu kitabı da beğenerek okudum. Her öyküsünde bize verdiği, ince ince serpiştirdiği mesajları yerli yerinde ve gözlerimizin dolmasına sebebiyet veren türdendi. Öyle ki kitabı okuyup rafa kaldıracağımız türden değil, üzerine çokça düşünecek çokça konuşacak türden bir öykü kitabı. Her öyküyü ayrı ayrı incelediğimizde bizden, hepimizden bir şeyler görüyoruz. Durup durup geçmişe, bugüne ve olacağından umut etmeye çekindiğimiz yarına umutlandırarak götürüyor bizi. Özellikle kitaba da ismini veren ve diğerinden farklı olarak modern öykü diyebileceğim bir öykü olan son öyküyü okuduğumda bu duyguyu çok derin yaşadım. Betimlemeye zaten söylenecek söz yok, kapakta ve her öykü başında bulunan çizimler de öyküler ile uyumu harika olmuş. Okudukça geri dönüp baktırdı. :) En sevdiğim öykü Çikolatalı Gofret oldu. Kitabı okuyanların birçoğunda da bunu gördüm. Aslında başarı olarak diğerlerinden farkı yok, biz orda geçmişi, nerede o eski bayramlar sitemimizi, sobanın (zahmeti hariç:)) bizde hissettirdiği o garip sakinliği kısaca bizi çocukluğumuza götürerek tatlı bir hüzünü bulduk. Bizle başbaşa bırakıyor bizi.. Bir damla suyun önemi, devlet meselelerini, enflasyonu:), affetmeni ne anlam taşıdığını, anne - babanın bizdeki yerini, kendini bulmak ile delirmek arasındaki ince noktayı inceden inceden aktarılmış,diğer öykülerinde. Kısacası okurken hem tebessüm etmek hem hüzünlenmek hem de umutlanmak istiyorsanız kitabı hemen okumalısınız. :) Yüreğinize, kaleminize sağlık hocam
Emrah Atiş
Emrah Atiş
Dünyanın Sonu Öykünün Başı
Dünyanın Sonu Öykünün BaşıEmrah Atiş · Okur Kitaplığı · 202231 okunma
512 syf.
8/10 puan verdi
Ahmet Ümit'in Kalemiyle Türkiye'nin Karanlık Yüzü: Kukla
Ahmet Ümit'in "Kukla"sı, okuru Türkiye'nin yakın tarihinin karanlık dehlizlerine sürükleyen sürükleyici bir gerilim romanı. Susurluk kazasıyla başlayan olaylar örgüsü, gazeteci Adnan Ozan'ı derin devlet, siyasi skandallar ve karanlık güçlerle dolu bir labirente sürüklüyor. Sayfaları çevirdikçe gerilim tavan yapıyor, her karakterin geçmişi karanlık sırlarla örülüyor. Ümit, ustalıkla kurguladığı bu oyunda okuru da bir kukla gibi yönlendiriyor, her köşede yeni bir sürprizle karşılaştırıyor. sadece nefes kesici bir gerilim romanı değil, aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihine dair ibret verici bir bakış açısı sunuyor. Susurluk kazası gibi karanlık olayların perde arkasına ışık tutarak, toplumdaki çürümeyi ve adaletsizlikleri gözler önüne seriyor.
Kukla
KuklaAhmet Ümit · Everest Yayınları · 20197.5k okunma
Türkiye'de olası bir Rus yanlısı komünist ayaklanmayı engellemek için sokaklarda direniş yapması için MHP kuruldu ve kullanıldı. MHP, hiç bir zaman iktidara gelmek için kurulmadı. Ülkücü Abdullah Çatlı zaten CIA ile bağlantısı olan biriydi. Sokak ve arazi savaşı konusunda hem CIA hem Derin Devlet tarafından eğitilmişti.
Sayfa 310 - DipnotKitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Tufan* Tufan başlamadan dört koldan Hızır gibi yetiştiler Biri elime kalem tutuşturdu İbreti yaz dedi Biri dilime kelam tutuşturdu
Reklam
Durum gayet açıktı; özgürlüğüne yeni kavuşan Sánchez Mazas her şeyi tozpembe görüyordu, çünkü Franco İspanyası'nın kendi ihtiraslarından zerrece farklı olacağını aklının ucuna getirmezdi. Eski Falanjist yoldaşları içinse durum farklıydı: 19 Nisan 1937'den itibaren ayaklanmaya katılan tüm politik güçlerin General Franco'nun komutasında tek bir partide birleştirildiği, tam anlamıyla (yıllar sonra Ridruejo'nun kullanacağı tabirle) tersine bir devlet darbesi olan Birleşme Kararnamesi yasalaştığında, Falanj'ın eski bekçisi, onca hayalini kurduğu faşist devrimin asla gerçekleşmeyeceğini sezmeye başlamış olmalıydı. Çünkü öğretisinin o maharetli karışımı —belli geleneksel değerlerin korunmasına, ülkenin sosyo-ekonomik yapısında derin değişiklik ihtiyacına, orta sınıfın proleter devrime yönelik korkusuna ve Nietzscheci kökenden gelen irrasyonalizme yaslanan, burjuvazinin güven sınırları içinde yaşama yönelimi karşısında romantiklerin tehlikeli bir yaşantı sürmeyi salık veren, hepsinin harmanlandığı parlak, demagojik ve olanaksız bir karışımdı bu—son kertede fazilet taslayan, nereye gittiği malum muhafazakâr bir bulaşık suyu haline gelmişti. Franco, rejimini (evvelden çokça yardım aldığı, almakta olduğu ve daha da almayı umduğu) Hitler Almanyası ve Mussolini İtalyası'na denklemek için 1937'de José Antonio'nun ölümüyle lidersiz kalan, ideolojik açıdan ehlileşen ve özerk bir iktidar aygıtı olarak saf dışı kalmış Falanj'ı artık retoriğiyle olsun, ritüelleriyle ve diğer dış faşist ifadeleriyle olsun, kendine istediği gibi alet edebilirdi.
Bekir Sami’yi Eskişehir’de Rusya’dan döndüğü zaman görmüştüm. Orada Rusya’da nasıl hayal kırıklığına uğramış olduğunu daha önce anlatmıştım. Londra’dan döndükten sonra, bu hayal kırıklığının ne kadar derin olduğunu anladım. Bir gün evime gelerek, bir vesikanın tercümesini istedi. Bu Mister Lloyd George ile yaptığı hususî bir mülâkatın şifahî bir
Şefkati ise sonsuzdu.Kendisini öldürmek isteyenleri bile bağışlayan bir devlet adamını tarih yazmamıştır.
264 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Başarısız Bir Siyasi Roman Denemesi
Murathan Mungan’ın son romanı “995 km” Türkiye’nin 80’li yılların ortalarından itibaren girdiği terör anaforunu ele alıyor. Kitap, bu anlamda siyasî bir roman hüviyetinde. İki isimsiz bölümden oluşan romanın özellikle başkişisi dikkatleri çekmeyi başarıyor. Küçüklüğünden beri annesiz babasız yetişen bu isimsiz adam, çıkarları uğruna derin devlet
995 km
995 kmMurathan Mungan · Metis Yayınları · 2023760 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.