[…] Anayasa’nın 175. maddesinin öngördüğü usul dışında bir anayasa yapma düşüncesi bir fanteziden ibarettir. Üstelik bu fantezi hukuk güvenliğini sarsacak tehlikeli bir fantezidir. Hukuk devleti ilkesini ağzından düşürmeyen insanların böyle düşüncelere itibar etmemeleri gerekir.
Yeni anayasaya ihtiyaç var diye, TBMM yeni bir anayasa yapma yetkisine sahip olabilir mi?
Türkiye’de bugün yeni bir anayasa yapılmasını savunanların büyük bir kısmı, hatta bu yeni anayasanın yapımına karşı olanların bir kısmı dahi, Türkiye’de yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu konusunda hemfikirdirler. Bir ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyup duymadığı sorunu, hukuki değil, siyasal ve sosyolojik bir sorundur. Bir ihtimal, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğu hususu, tarihsel ve sosyolojik olarak bir gerçeklik de olabilir. Ancak böyle bir gerçeklikten, böyle olgulardan normatif sonuçlar çıkarılmasına "Hume kanunu (Hume's law)” engeldir. Bu kanuna göre, olgusal öncüllerden normatif sonuçlar istihraç edilemez. Tasviri önermeler ile normatif önermeler iki ayrı dünyaya aittir. Norm normdan kaynaklanır, olgudan değil. Olgusal dünyadan normatif dünyaya geçiş yoktur. O nedenle, yeni bir anayasa yapma ihtiyacın varlığı ispatlansa, yeni bir anayasanın memleketin yararına olacağı gösterilse bile, bundan yola çıkarak TBMM'nin yeni bir anayasa yapma yetkisine sahip olduğu sonucuna ulaşılamaz. Hukukta ihtiyaç, yetki doğurmaz. Yetki, yetkiden doğar. Yetki bir makama bir hukuk normu tarafından verilir. Bir makam, kendisine verilmemiş bir yetkiye sahip olamaz. Ve hiçbir makamın yetkileri kendinden menkul yetkiler değildir.