Savaşlarda, düşmanın adı olmazdı! Düşman, düşman olarak bilinirdi! Çünkü bir adı olduğu farkedilince bir insan olduğu da hatırlanabilir ve savaş artık o kadar da soğukkanlı geçmeyebilirdi! Tarih, savaştığı insanların, örgütlerin, ülkelerin adlarını bilmeyen askerlerle doluydu! Sonuç olarak, tek düşmanın adının hiçbir önemi yoktu. Önemli olan, o tek düşmanı linç etmenin sonuçlarıydı: Linç varsa birlik vardı. Birlik varsa kaos yoktu. Kaos yoksa ticaret vardı. Ticaret varsa ilerleme vardı. Ve ilerleme varsa, daha çok ticaret vardı! Sonra da daha çok ilerleme! Geberene kadar ilerleyebilirdik artık! Tek düşmanın kovalandığı bir toplumda ayrışma, iç kavga, huzursuzluk asla ortaya çıkmıyordu. Komşuyla ve onun komşusuyla ve de onun komşusuyla ve de bütün ülke nüfusuyla aynı kişiden ya da aynı şeyden nefret etmek çok rahatlatıcıydı! Öyle bir güven veriyordu ki insanlar hiç olmadığı kadar ahenk içinde kan dökebiliyordu. Ahenk içinde kan dökmek, bir toplumu toplum yapan her şeydi. Hatta bir toplumun ne denli ileri ve huzur içinde olduğunun kanıtıydı. Bu yüzden, günümüzde, gelişmiş devletler, düşmanlarını uzun zaman önce teke indirebilmiş olanlardı. Böylece o tek düşmanın karşısında iç hesaplaşmalarına son verip birlik olabilmişlerdi. Hatta zaman içinde sömürmeyi alışkanlık haline getirdikleri coğrafyaların benzer bir aşamaya geçememesi için de ellerinden geleni yapmışlardı. O coğrafyaları, daima, herkesin herkesle savaştığı bir halde tutarak zayıf bırakmışlardı. Bunun sonucunda da, ortaya, linç disiplini hiç gelişmemiş olan, Ortadoğu gibi bölgeler çıkmıştı. Linç birliği gelişemediği için her sokağında ayrı bir linç yaşanıyordu. Sonuçta, linç, insanın kanındaydı. Doğasının bir gereği olarak her yerde vardı: Ailede, okulda, semtte, toplumda, uluslararası ilişkilerde, her yerde. Hatta her gün onlarca devlet bir araya gelip ortak bir düşman ilan ediyordu. Bu ortak düşman devlet sayesinde, en az bir konuda anlaşmış oluyor, böylece kendi aralarındaki gündelik pazarlıklarına daha rahat geçebiliyordu. Bütün bunları düşünüyor ve her şeyin farkına varıyordum. Özellikle de, yasal bir infaz biçimi olarak kurşuna dizme sırasında neden bir düzine adamın sıralanıp tek bir kişiye ateş ettiklerini daha iyi anlıyordum.
Daha