Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Teşkilat-ı Mahsusa'nın temeli, Enver Paşa'nın harbiye na­zırı ve Osmanlı ordusu başkumandan vekili olmadan önce kur­duğu gayri resmi bir örgüte dayanmaktadır. Söz konusu örgütün amacı, imparatorluk içindeki ihanet, imparatorluk dışındaki sal­dırı gibi birtakım önemli sorunlarla uğraşmaktı. Enver Pa­şa, bu örgütü bilinçli olarak, devletin bilinen politik, askeri ve mali organlarının dışında kurmuş, kendisine ve politikalarına kayıtsız şartsız bağlı ajanlarla kadrosunu oluşturmuştur.
Sayfa 52 - Arma YayınlarıKitabı okuyor
“Adldir mûcibi salâh-ı cihân, Cihân bir bağdır divârı devlet,Devletin nâzımı şeri’attır, Şeri’ata olamaz hiç hâris illâ melik,Melik zapt eyleyemez illâ leşker, Leşkeri cem’ edemez illâ mal,Malı cem’ eyleyen ra’iyyettir, Ra’iyyeti kul eder pâdişâh-ı âleme adl.”Kınalızâde, Ahlâk-ı ‘Alâî
Reklam
"Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur."
Sahip olmak ya da olmak 4
Bir din, insanı doğru yönde davranmaya yöneltebiliyorsa, bir sürü doktrin ve ideoloji yığınından daha yararlıdır. Temel dinsel davranış biçimimiz, karakter yapımızın bir belirişi olarak da de- ğerlendirilebilir. Çünkü biz, yücelttiğimiz değerlere bağlıyızdır ve bizim davranışımıza yön veren, bu yüceltilen şeylerdir. Bi- reyler çoğu kez toplumda
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
384 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Genel itibarıyla distopik romanlarda karakterler direkt olarak böyle bir dünyanın içinde var olurlar. Fakat bu romanda karakterler distopik bir dünyaya doğmayıp, halihazırda tanıdığımız, bildiğimiz dünyadan distopik evrene bir geçiş aşamasında yer alıyorlar. Bilindiği üzere iyi ya da kötü olsun her işin her zaman en baskıcı, en zorlayıcı kısmı
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911,1bin okunma
Reklam
Kamuda tasarruf yapıyor işte daha ne :D
İslam dünyasında bugün hala bir tüyü bitmemiş yetiminin hakkı edebiyatı vardır. Bu, Halife Ömer'in adaleti edebiyatıyla, Dicle kenarında kaybolmuş oğlaklardan kendini sorumlu tutması efsanesiyle Türk insanına çok gözyaşı döktürür. Ama bu edebiyatın, efsanenin bu kadar duygulandırdığı aynı toplum öte yandan "devletin malı deniz, yemeyen domuz." vecizesini de üretmiştir veya devlet malının yöneticiler tarafından yağma edilmesine fazla bir duyarlılık göstermez. Peki bu toplumun bir ferdi evindeki veya iş yerindeki en önemsiz bir eşyayı haberi veya izni olmadan alsanız kıyameti koparmaz mı? Peki, neden devlet veya kamunun malının bu kadar utanmazca yağmalanmasına karşı herhangi bir tepki göstermez? Çünkü bilir ki evdeki eşya kendi malıdır, kendi el emeği göz nuruyla onu kazanmıştır. Ama ne devlet kendi malıdır, ne de onun hukuku. Ne devleti ne hukuku kendisi inşa etmemiştir, kendisi üretmemiştir. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Bütün bunların tarihsel, sosyolojik nedenlerini de biliyorum. Ama dünyayı anlamaya ve açıklamaya doğru bir yerden başlamamız için önce şeylerin adını koymamız lazım, değil mi?
İKTİSAT-KÖYCÜLÜK / MEMLEKETÇİLİK-SOSYAL ADALET Atsız Türk düşünce hayatına 15 Mayıs 1931 tarihinde çıkmaya başlayan Atsız Mecmua ile girer. Bu dergide çıkan Boz Kurt imzalı ilk yazılarında Anadolu'ya, "memleket"e, köye ve köylüye ağırlık verdiği görülür. "Bir kuş bakışı" başlıklı ilk yazıda bulunan şu cümleler dikkat
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
"...Bugünkü savaşımlarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tamlığı ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Bir memleketin maliyesi bağımsızlıktan mahrum olunca o devletin bütün hayat kollarında bağımsızlık felce uğramıştır. Çünkü her devlet organı ancak mali kuvvetle yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart, bütçenin iktisadi yapı ile uygun ve denk olmasıdır. Binaenaleyh devlet bünyesini yaşatmak için dışarıya müracaat etmeksizin memleketin geri kaynaklarıyla idare edilmesi çare ve tedbirlerini bulmak lazım ve mümkündür..." (Mustafa Kemal ATATÜRK)
Sayfa 160 - 25. BasımKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.