Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yazarın gözüyle Cumhuriyetin ilk yarım yüzyılının panoraması
(sf 11-14 arasındaki bölümden derlenmiştir) Kurtuluş Savaşı sırasında daha çok taktik nedenlerle benimsenmiş olan "halkçılık" değişen koşullar altında eski anlamını yitirmeye mahkumdu. Artık ne egemenliğin halkta olması söz konusuydu , ne alınan ekonomik kararlarda halkın gözetildiği söylenebilirdi, ne de gerçekten halkın yararına
Sayfa 11 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Çavuşeşku
Devrim için kalabalıklar asla yetmez. Devrimler çoğu zaman büyük kitlelerle değil olayları ateşleyen küçük gruplarla başlar. ... Rus Devrimi 180 milyon köylü Çar'a karşı ayaklandığında değil, bir avuç komünist kendini doğru zamanda doğru yerde bulduğundan başlamıştır. 1917'de 3 milyonluk Rus orta ve üst sınıfına karşılık Komünist
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Kuşkusuz bunu yaparken hiç de masum değildi; yeni kölelikler, yeni bağımlılıklar yaratıyor, "tıpkı kırsal alanları kente bağımlı kıldığı gibi, barbar ve yarı barbar ülkeleri uygar ülkelere, köylü halkları burjuva halklara, Şark'ı Garp'a bağımlı kılıyordu
_Din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, şükretmeyi, azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umuduyla avunmayı öğretir. _Din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. _En derin dinsel önyargı kaynağı yoksulluk ve cehalettir. Savaşmamız gereken kötülük de budur. Din aldatmacasının gerçek
Devrim için kalabalıklar asla yetmez.
1914'te Rus asilzadeleri, devlet görevlileri ve isadamlarindan oluşan 3 milyonluk nüfus, 180 milyon isciye ve köylüye hükmetti. Rus elitleri cikarlarini korumak adina nasil beraber hareket etmeleri gerektigini cok iyi bilirken, 180 milyonluk halk kitlesi etkili isbirligi kurma kabiliyetinden yoksundu. Öyle ki elitler cogu zaman tüm emeklerini, hükmettikleri 180 milyonun isbirligi yapabilmesini engellemek için harciyordu. Devrim için kalabaliklar asla yetmez. Devrimler cogu zaman büyük kitlelerle degil olaylari atesleyen küçük gruplarla baslar. Devrim için, "Kaç kişi bizi destekler?" diye degil, "Destekleyenler ne kadar etkin işbirliği yapabilir?” diye sormanız gerekir. Rus devrimi 180 milyon köylü Çar’a karşı ayaklandığında değil, bir avuç komünist kendini doğru zamanda doğru yerde bulduğunda başlamıştır.
İşbirliği
Tarih büyük çaplı işbirliğinin önemini gösteren pek çok örnekle doludur. Sadece Homo sapiens'le diğer hayvanlar arasında değil farklı insan gruplarının çatışmalarında da zafer hep daha iyi işbirliği yapanındır. Roma, Yunanistan’ı büyük beyinlere sahip olduğu ya da yüksek alet yapabilme kapasitesi sayesinde değil işbirliği becerisiyle
Reklam
Tüm tarih kitapları krallardan, imparatorlardan, vezirlerden, aristokrat sinifin mücadelelerinden, baronlardan, generallerden, birkaç diğer bilgin, yazar ve sanatçıdan söz eder. Bu kişilerin hayatları, kanlı savaşları, saray entrikaları, iktidar mücadeleleri için döktükleri kan, diplomatik başarı gibi kabul edilen hileler, suikastlar, devrimler en ufak ayrıntısına kadar tasvir edilir. Tarih eğitimi veren profesörler de sadece bu konulardan bahsederler. Geçmiş yüzyıllarda farklı coğrafyalarda yaşamış toplumların ve halk kesimlerinin nasıl bir hayat sürdürdüklerine ya bir tesadüfle kısaca değinilir ya da bu kesimlerden hiç söz edilmez. Milyonlarca köylü, işçi, çeşitli alanlardaki imalatçılar, esnaf ve az sayıdaki küçük burjuva yüzyıllardır tarihin dışında kalmış gibidirler. Toplumların fikrî ve manevi yönden yükselmeleriyle kimse pek fazla ilgilenmemiştir. Daha doğrusu milletlerin maddi, manevi hayatlarının iyileştirilmesi, geliştirilmesi için hiç kimse uğraş vermemiştir
Sosyal demokratların sağ kanadını temsil eden Plehanov için öncü sınıf burjuvaziydi. Mademki gerçekleşmekte olan dönüşüm bir “bir burjuva devrimi” idi, o hâlde başı da burjuvazi çekecekti. Oysa Lenin, Plehanov’un vardığı noktayı “Marksizmi bayağılaştırmak” olarak niteliyor ve öncü güçleri “proletaryada ve köylü kitlelerinde” görüyordu.
Sayfa 121 - Yordam Kitap
Sermaye birikimi süreci, mülksüzleşme, yoksul köylü ve esnaf tabakalarında proleterleşme, Louis Bonaparte’ın “10 Aralık Derneği”ni oluşturan lümpen tabakaları vb. kapitalizmin eşit olmayan gelişme koşulları içinde hâlâ birçok toplumda yaşanan durumlardır. Sınıf kavgasının siyasal boyutunu ise, anayasa ve seçim kanunun tartışmaları, “referandum” adı altında yapılan plebisit oylamaları, dinin siyasete alet edilmesi, darbe girişimi vb. başlıklar altında biz de yaşıyoruz.
Sayfa 55 - Yordam Kitap
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.