İlk doğum günü kutlayışım mıydı, hatırlamıyordum amma en mutlu doğum günümdü. “Korel,” dedim elindeki pastaya bakarken. “Birlikte dilek dileyelim, bir gün sonra seninde doğum günün.”
Kalbiyle gülümsedi. “Benim dileğim, senin bütün dileklerinin gerçekleşmesi Minel.”
Hiçbir şey bilmemek, hiçbir şey öğrenm emek, hiçbir şey istememek, hiçbir şey duymamak, yalnız uyumak, uyumak hep, bugün tek dileğim bu. Utanılacak, rezil bir dilek, ama yürekten.
Gayrı bu dünyadan bir muradım kalmadı. Dünyalık bir arzum yok artık. Lakin tek dileğim bu son vaktimde, ahir ömrümde bir tek kere bile olsa gidip de Mekke toprağına alnımı değdirmek ve Kâbe’nin duvarına yüz sürmek, Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselamın eşiğinde ölmektir.
Bu bir inceleme değildir. Kitap bittikten sonra bende bırakmış olduğu hislerin kelimelere dökülmüş hâlidir. Her zaman olduğu gibi -bir hikaye- okuduğumun bilincinde olarak sadece almam gereken mesajı aldım. Unutmamak adına da buraya yazıyorum. Fakat gerçekten çok başarılı bir eser. Güzel bir tat bıraktı bende diyebilirim.
Sahi ne zaman
Küçücük bir dileğim var: seninle evde de olsa karşılaşıp yakın iki insan gibi birlikte durup konuşmak... böyle bir dileğin nesnesi olmak çok aşağılatıcı ve alçaltıcı bir şey midir?
Üç gün oldu dört gün oldu
Bağımda güllerim soldu
Gözlerime yaşlar doldu
Affetsin de sussun dilim
Yediğim ekmek aşıdır
Dertliler arkadaşımdır
Derdimi veren Hüdadır
Affetsin de sussun dilim
Kırka bölündü yüreğim
Paramparça dilim dilim
Yaradan'dan tek dileğim
Affetsin de sussun dilim
Oğuzum gafletteymişim
Geçmiş ömür sezmemişim
Kıymetini bilmemişim
Affetsin de sussun dilim
Oğuzhan