Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devlete Karşı Savaş: Stirner ve Deleuze’ün Yaklaşımı
Devlete Karşı Savaş: Stirner ve Stirner’in çağdaş siyaset teorisi üzerindeki tesiri çoğunlukla ihmal edilmiştir. Bununla beraber, özellikle iktidarın işlevini göz önünde tutarsak, Stirner’in siyasi düşüncesi ile postyapısalcı teori arasında şaşırtıcı bir yakınlık bulabiliriz. Örneğin Andrew Koch, Stirner’i, çoğunlukla içine yerleştirildiği Hegelci
Seçime Giderken !
Güçler ayrılığı Şeffaflık , hesap verebilirlik , yetkinlik , yeterlilik, liyakat , gelir dağılımı , fırsat eşitliği. Özgürlük , din , dil , ırk , mezhep ayrımı yapmama , kimliğe değil eyleme göre etik insan ölçütü , evrensel değerler , temel hak ve hürriyetler , kadına yönelik pozitif ayrımcılık , otekileştirmeme ..... Bunları neden sıraladım . Çünkü bu ülkeden umudumu kestim . Çünkü bu ülkede geçen her dakikamın ömrümden çalındığı kanaatindeyim . Çünkü toplumsal olarak ahlaksız itibari para ve statüye bağlamış , çünkü aç , çünkü kızları zengin koca , erkekleri kolay yoldan zengin olma peşinde , çünkü perspektif ilke hümanist ölçütler yok . Çünkü felsefe yok dolayısıyla eğitim yok . Tümüyle çürümüş bir toplumda üstte sayılan değerlerin olmadığı toplumda Kimi Neyi Neden Ne amaçla Seçtiğimizin HİÇBİR ÖNEMİ YOK!!!!!
Reklam
ÖLÜMLÜ BEDENDE, ÖLÜMSÜZ DÜŞÜNCE
Herhâlde nihai cevabı bize verilse bile hakkında zihnimizde bir boşluk hissedeceğimiz soru budur: Kimiz biz? Bilinebilen tarihinde insanın ürettiği her metnin gizli açık yöneticisi bu soruydu: İnsan kimdir? SABAH ÜLKESİ: kültür, sanat, felsefe dergisi 57,
Michel Foucault - Delilik, Bütünsel Yapı “Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir.” Kuşkusuz, insanların davranışında ve dilinde, toplumun belirli bir tavır takındığı bazı olgular karşısında hassasiyet göstermeyecek kültür yoktur. Bu insanlara ne tamamen hasta ne suçlu olarak ne tamamen büyücü ne de sıradan insanlar olarak davranılır.Bu insanlarda,
İSLAMDA DİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMELLERİ
Doç. Dr. Recep ARDOĞAN Din, bütün insan toplumlarında görülen bir vakıadır ve Bergson’un ifadesiyle, geçmişte olduğu gibi günümüzde de ilimsiz, sanatsız, felsefesiz toplum vardır fakat dinsiz toplum asla yoktur.[1] Buna bağlı olarak belli bir dine inanmayan bireylerin de din ve tanrı ile ilgili bir kanaati vardır. Bu kanaat, inkâr,
Din Üzerine
** ŞÎNTOÎZM ** (Jap, tanrılar yolu) Japonya'da ilkel Komün sisteminde ortaya çıkmış ve gelişmesi sırasında dikkate değer değişmelerden geçmiş olan bir din. «Şimdi» terimi birçok dinsel kavramları ve görenekleri Şintoizm'den almış olan Budacılık'la Şintoizm arasındaki ayrımı belirtmek için, ilk olarak 18. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. 1868'de, Şintoizm, resmi din ilan edilmiş ve bu durum 1946 'ya kadar devam etmiştir. Ne var ki, Şintoizmin etkisi 19. yüzyılın sonlarına doğru azalmaya başlamış bulunuyordu. Şintoizmin temel unsuru, hayvanlar, bitkiler, tabiat fenomenleri ve Ataların ruhları halinde kişileştirilmiş olan birçok kami'ye (Ruha) tapınma idi. Şintoizm'e göre, tanrılarla insanlar arasındaki ilişki. Güneş tanrıçası Amaterasu'dan gelen bu onun yeryüzündeki temsilcisi olan İmparator (Mikado) yoluyla kurulmaktaydı. Mikado, bütün Japonların atası olarak görülür ve ona bir tanrıymış gibi davranılırdı. Japonya'nın 2. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra Mikado'nun tanrısal bir kökenden geldiği inancı reddedilmeye başlanmıştır. Materyalist Felsefe Sözlüğü.
Reklam
Cemaatler: Sözde Hanefi-Maturidi Özde Bâtıni
1950’lerden itibaren Türkiye’nin toplumsal tabanında ve dinî düşüncesinde etkili olmaya başlayan yeni aktörlerden Nurculuk, Süleymancılık, Işıkçılık ile Nakşibendîlik ve Kadirilik gibi Sûfî yapılanmaların tamamı, Bâtıni din söyleminden besleniyordu. Bu İrfancı söyleme mensup olanların bir kısmı kendisinin Hanefi-Mâturîdî olduğunu iddia etse de Hanefilikle ilişkileri fıkhî uygulamaları taklit seviyesini geçmemektedir. İmam Mâturîdî ile ilişkilerine gelince, bütünüyle semboliktir. Bu kesimlerin akıl, kelâm ve felsefe aleyhtarlığı yapmaları, içtihat ve tecdide karşı çıkmaları, İmam Ebu Hanife ve İmam Mâturîdî akılcılığından ne kadar uzaklaştıklarını açıkça göstermektedir. Bu sebeple Nakşibendî kesimlerin Kevserî üzerinden Hanefilik ve Maturidilik savunuları da sahici değildir. İmam Mâturîdî ve Kevserî’nin görüşleri arasında yapılacak küçük bir mukayese, böyle bir iddianın yanlışlığını ortaya koyacaktır. Kevserî’nin fıkıh, tasavvuf ve kelami görüşleri[9] İmam Mâturidî’nin din-şeriat ayrımı, diyanet-siyaset ayrımı, içtihat ile nesih ve ilhamı bir bilgi kaynağı olmadığı gibi temel fikirleriyle çelişmektedir. Kevseri’nin “Mâturîdiyye’ye mensup”[10] veya “20. yüzyılın Mâturîdiyye müceddidi”[11]olarak takdim edilmesi durumu değiştirmemektedir. Sönmez KUTLU
41 öğeden 31 ile 41 arasındakiler gösteriliyor.