Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Endülüs'te Halife II. Hakem'in kitaplığında 400 bin yazma eser varken, komşusu Fransız Kralı V. Charles'in kütüphanesinde sadece 900 adet kitap vardı
Sayfa 322 - Tarihçi Fernand BraudeKitabı okudu
Semerkant'tan gelen Numan Bey anlattı, büyük bir markette alışveriş yapıyordum bir genç geldi votka istedi paketleyip kendisine verdiler genç parasını vermek üzere iken burada domuz eti bulunur mu diye sordu var Tabii ne kadar olsun dediler genç öfke ile eline aldığı votkayı bırakıp ben domuz satılan yerden alışveriş yapmam diyerek çıkıp gitti zavallı nereden duyduysa İslamiyette domuzun yasak olduğunu duymuş fakat başka yasaklardan içkinin haramlığından haberi yok
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
Güvenilir bir gazete olan sunday times'den aldığımız bilgiye göre birkaç yıl önce bazı batılı ilaç ve kimyasal madde üretim şirketleri ellerindeki eski ve zararlı maddelerden kurtulmak için Yeni bir yöntem kullandılar bunları İnsani Yardım adı altında Bosna'ya gönderdiler
Sayfa 103Kitabı okudu
Göz için ışık ne ise , akıl için îman odur .
Mütefekkirler , İslam âlimleri ise aklı kullanmakla berâber , akla da rehber olarak Peygamberleri ve onların bildirdiği îmânı almışlardır . Göz için ışık ne ise , akıl için îman odur . Işık olmayınca göz göremediği gibi îman olmayınca akıl da doğru yolda yürüyemez.
Boş durana selam bile vermeyen bir Peygamberin ümmeti olarak ; meşguliyeti olmadan oturanlara, “Siz tevekkül etmiyorsunuz” diyen bir Sahâbînin yolunda olan bizlerin, bütün zamanlarımızı dînimizin emrettiği gibi değerlendirmemiz gerekmez mi?
Sayfa 367Kitabı okudu
Reklam
Dinin emir ve yasaklarını değiştirmek isteyenler, hep aklı mantığı öne sürüyorlar.İslamiyette, aklın ermedi şeyler çoktur. Fakat, akla uymayan bir şey yoktur.
İki cihân saadetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhretin efendisi olan Muhammed aleyhisselama tâbi' olmağa bağlıdır.
Peygamber efendimizin şairlerinden Hasan b. sabit hazretlerinin sözü ne kadar manidar : “Ben Muhammed Mustafa aleyhisselam’dan bahsederken , onu medhediyor değilim ; bilakis ondan bahsetmek suretiyle kendi sözlerimi kıymetlendirmiş oluyorum.”
Dinlerarası diyalog (F.Gülen başı çekiyor) tuzağı..
Misyonerler 1963'ten itibaren "diyalog" yöntemiyle amaçlarını gerçekleştirmek istemişlerdir. Kendi içlerindeki mezheplere bile müsamahası olmayan Hristiyanların İslam'a ve Müslümanlara karşı ılımlı bir söylem geliştirmeleri dikkati celb eder.
Reklam
Eğer Osmanlı altı asır bütün haşmetiyle ayakta kalabildiyse, bunun en önemli sebeplerinden biri, dinde reform yapmamaları, dini Resullah Efendimiz ve Eshabı nasıl anlamış ise bunu aynen muhafaza etmeleridir.
90 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.