İslam alimleri gözden düşürülüp, halk doğrudan hadislere ve Kuran'ı kerime yönlendirilince, bunlardan herkes kendi kafasına göre hüküm çıkarınca, acemi kaptanların elinde kalan rotasını kaybeden gemi gibi, İslam dünyası da alabora oldu.
Sağlam bir inancı olan Müslümanın, Hıristiyan olması mümkün değildi. İnancı bozularak, boşlukta kalan kimseler ancak buna ilgi duyardı.
Reklam
Müslüman görünüşlü, hatta alim kılıklı ajanlar, Müslümanların inancını hassas noktalardan karıştırmaya başladılar.
Birşeyi yapmak için de, yıkmak için de, o şeyi iyi bilmek gerekir. Bu prensip gereği, İslamiyeti en ince bir teferruatatına kadar bilen binlerce casus yetiştirdiler.
Yaptıkları araştırmalar neticesinde, bu birliği sağlamada, en büyük etkenin, halkın şeksiz şüphesiz, inandığı, itimat ettiği İslam alimleri ile eserlerinin olduğunu gördüler. İslam alimleri ve eserleri, halkın gözünden düşürüldüğü takdirde , kalenin surlarında bazı gediklerin açılacağını böylece içeri sızmanın çok kolay olacağını anladılar.
Uyan Müslüman
Hıristiyan alemi, özellikle İngilizler 18. asırdan itibaren, İslam alemine karşı uyguladıkları yıkma amaçlı planlar istenilen netice vermemişti. Netice alabilecekleri yeni projeler üretmeye koyuldular. Yeni projede, Müslümanları parçalayıp, birbirine düşürerek kaleyi içeriden fethetmeyi amaçlıyorlardı. Bunun için de, çeşitli ırk ve dildeki insanları tek vücud halinde dimdik ayakta tutan İslam dininin dejenere edilmesi, asli unsurlarından uzaklaştırılması, içinin boşaltılması gerekiyordu.
Reklam
Geri16
70 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.