Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
sherry
sherry
@dionys0s
223 reader point
Joined on November 2021
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Akıcı ve merak uyandırıcı bir polisiye - cinayet romanı, farklı sebeplerle asker adası denilen adaya davet edilen 10 kişinin başından geçen gizemli cinayetleri anlatıyor. Kitabın tek kötü yanı sonun aceleye getirilip, cinayet romanlarında gördüğümüz zekice işlenmiş cinayet senaryolarını açıklamada yetersiz kalması bana göre. Gerçek bulgular üzerinden değil de sadece psikolojik yönden açıklanmış olması beni tatmin etmedi.
Uzun zaman sonra polisiye romanı okuma isteğim ve Ahmet Ümit merakım birleşince okumak için yazarın da ilk polisiye romanı olan Sis ve Gece'yi seçtim. Edebi yönünden okunması gereken bir kitap fakat bu kitabın neresi polisiye onu pek anlamadım.. Neden böyle düşündüğümü -SPOILER- içerecek şekilde sonraki satırlarda yazacağım. Öncelikle kitapta bir karakter gelişimi yok. Baş karakter Sedat vasat bir komiser. Kitabın başında Mine'nin kaybolması gizemi veriliyor bize ve kitabın sonuna kadar sadece bomboş teorilerle ve yan karakter hikayeleriyle doldurulmuş bir bölüm okuduktan sonra çarpıcı (!) sona ulaşıyoruz. Sonun çarpıcı hiçbir yanı yok bence ama genel olarak okurlar öyle düşünmüş. Kitabın ortasında zaten anlıyorsun sonunu. Sırf beklediğim sonu görmek için bitirdim. Ayrıca baş karakter kitapta hiçbir gizemi aydınlatamıyor. Örneğin Simitçi lakaplı kişiyle konuşmasına gerek bile yoktu sırf merak edilen sonu uzatmak için eklenmiş 50-60 sayfalık boş bir bölüm. Yine de yazarın diğer kitaplarının daha iyi olacağını düşünüyorum.
Kitap adından da anlaşılacağı üzere dilin kökeni hakkında araştırmaları ve hipotezleri okuyucuya sunuyor. Renan, eski dillerin yansımalardan türetildiğini zamanla gramer yapısıyla basitleştirildiğini ve bu basitleştirmelerin insanın doğa ile bütünlüğünü yozlaştırdığını savunuyor. Kitapta geçen terimler ve çevirideki eski Türkçe kelimeler yüzünden, dilbilimi alanına hâkim olmayan okuyucuları zorlayacağını düşüyorum. Başlangıç seviyesinde bir kitap değil.
"İnsan başlangıçta kendisini, tasavvur ettiği objelerden ayırt etmiyordu; var oluşu tamamen kendisinin dışında idi, tabiat o idi, o da tabiat."
Reader Follow Recommendations
Tesla gibi çağının ötesinde hatta bulunduğumuz çağın da ötesinde bir Mucit'in kendi kaleminden çıkan yazıları okuyabilmek benim için çok özeldi.
Kitap Tesla'nın "Mucit" tanımıyla başlıyor ve ilerleyen bölümlerde icatlarlarından, anılarından, travmalarından, kahramanlıklarından, takıntılarından, ritüellerinden ve hayata geçiremediği büyük fikirlerinden bahsediyor.
Atomun içerisindeki enerjinin kullanımının yanlış ellerde felakete yol açacağını öngören (Atom Bombası), Dünyanın bir ucundan diğer ucundaki şehri bombalayabilecek teknolojiyi öngören (Balistik Füzeler), okudukça ileri görüşlülüğüne hayran bırakan bir Mucit. Hatta yaşadığı dönemde de hayran bıraktığı insanlar olmuş ki psişik olayları araştıran bir psikoloji derneğine davet bile alıyor kendisi..
Son olarak, üniversitede profesörleri tarafından "Oğlunuz bu kadar çok çalışmaya devam ederse ölebilir, lütfen okuldan alın." şeklinde babasına mektup yazılacak kadar ilgi alanına tutkuyla bağlı, dünya barışını sağlamayı hedefleyen ve para kazanma hırsı olmadan (Edison'un aksine), sadece insanların yararına icatlar geliştiren (ki bunların en önemlisi kablosuz elektrik iletimini sağlayan Tesla Bobini) büyük ve sonsuz saygıyı hak eden bir dâhi.
İlgi alanınız olsun olmasın herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitap güzeldi ama Roquentin'in fazla kastığını düşünüyorum. Varoluşsal sancılar çekiyorum sözünün karşılığı bu abimiz. Genç yaşında hayattan alabileceği çoğu şeyi almış, bu yüzden geriye fazla bir şey kalmadığını, yaşamanın önemsiz olduğunu düşünüyor. Aynı düşünceyi hayattan hiçbir şey alamadığım için paylaşıyorum.
İspanyol yazarın "Kiracı" ve "Saplantı" kitaplarını okudum ve yazarın mizahını çok beğendim. Yazar, gerçek ve kurguyu dozunda karıştırarak hikayeyi okuyucuya sunuyor. Bu sayede hikayeler okuru merakta bırakıyor, sürükleyiciliğini kaybetmiyor ve bir çırpıda bitiyor. Zaten kısa çerezlik kitaplar, farklı bir tarz denemek isteyen okurlara kesinlikle tavsiye ediyorum.
Bana dünyanın suratına tükürülmeye bile değmez olduğunu ispat ettin.
Okuduğum en anlamlı kitaplardan biri olabilir. Kitap, bir aşk hikayesi tadında başlasa da aslında asıl anlatılmak istenen insanın, iradesinin zayıflığından kaynaklanan eylemlerinin kabahatini, insan iradesinin üstündeki tesirlere atfetmesi ve buna "içimizdeki şeytan" yaftasını yapıştırması. Günümüzde de sıkça duyduğumuz "Şeytana uymak" sözü de tam olarak bunu destekler. Ancak, bunun yine insanın acizliğinden kaynaklanan, yaptığının sorumluluğunu alamayan insanların ürettiği kaçamak bir söz kalıbı olduğu çok açık. Ayrıca, kitapta, dönemin aydın geçinen insanlarının iki yüzlülüğü, "üst insan" gibi davranıp aslında "insan" bile olamamaları güzel bir şekilde yansıtılmış. Günümüzde de çokça örneklerini görüyoruz.
Kitaptaki her karakterin iç dünyası, bunun sonucu oluşan davranışları ve kişilikleri açık ve güzel bir anlatımla okuyucuya sunulmuş. Sabahattin Ali'nin, daha olay gerçekleşmeden, önceki olaylardan okuyucunun ne düşüneceğini tahmin edebilmesi, ustalığının örneklerinden sadece biri. Bu kitapta da yer yer bunu hissettim.
Son olarak beni en çok etkileyen kısımlardan biri Ömer'in, Veznedar ile olan son konuşmasıydı. Ara sıra o kısmı açıp okumayı düşünüyorum, kitabın özeti niteliğindeydi.
Yeni olan her şey, vahşi insanda korku ve dehşet uyandırır
Kitabı kapağı çok hoşuma gittiği için satın almıştım içeriğini az çok adından tahmin edebiliriz. Geçmişte ve günümüzde yaşayan medeniyetlerin ve kabilelerin batıl inançlarını ve tabularını anlatan ilginç bilgiler içeren kısa bir kitap. Fakat yazarın akademik kariyeri dışında kitapta kaynakça eksiği var.
Kitapta çoğunlukla ilkel kabilelerde görülen tuhaf ve çoğumuza anlamsız gelecek fakat onlar için hayatlarının temelini oluşturan tabular madde madde anlatılıyor. Bizim okurken gülünç bulacağımız inanışların çoğu o insanlarda ölüm korkusu derecesinde bağlılık yaratıyor. Hatta bir batıl inancın sonucunun ölüm olması düşüncesi o insanda öyle bir korku yaratıyor ki sonuç olarak o korku yüzünden ölüyorlar. Bundan, aslında zihnimizin kendi koyduğu engellere takıldığını, özgürlük önündeki en büyük engelin kendi düşüncelerimiz olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Keyifli okumalar.
çivi çiviyi söker..
Kitabı okumayı düşünen sevgili okurlar, başlarda benim gibi zorlanmamanız için aşağıda bazı notlar aldım. Başlamadan önce bir kez bu notları okumanız akışı bölmemek ve kolay adapte olmanız adına faydalı olacaktır. :)
Konusu: Tahtelbahir mürettebatının 1915'te ele geçirdikleri yük gemisinin ganimetleri arasında altın bir sandık bulmaları
Kitabı incelemeden önce okuduğum eserleri kadarıyla yazar hakkında düşüncelerimi belirtmek istiyorum. Jack London'ın zekasına her okuduğum kitabında hayran kalıyorum çünkü kurguladığı şeyleri kendi yaşamış gibi aktarma yeteneğine sahip. Bunun sebebinin de empati duygusuna ve iyi bir araştırmacı olmasına bağlıyorum.
Kitap modern dünyada yaşayan amerikalı bir gencin rüyalarında tarihöncesi çağda yaşayan büyük büyük atası olduğunu düşündüğü ve "Kocadiş" ismini verdiği bir canlının başından geçenleri anlatıyor. Kısaca o çağda üç ırk bir arada yaşıyordu. En ilkelden en medeniye bunlar; Ağaç İnsanları, Halk (Kocadiş'in ırkı) ve Ateş İnsanları. Ateş İnsanları Homo Saphiens'i temsil ediyor ve kitapta bu ırkın üstünlüğünün diğer ırklar üzerinde soykırıma yol açtığını görüyoruz.
Saphiens'in ekolojik bir seri katil olduğunu ve aynı dönemde yaşadığı diğer insan ırklarını nasıl katlettiği hakkındaki teoriyi Yuval Noah Harari'nin "Saphiens" kitabında okumuştum. Jack London da bu kitabında tüm bunları çarpıcı şekilde okumamıza imkan sağlamış.
Keyifli okumalar dilerim.
Okumak için kendimce geç kaldığımı düşündüğüm bu yüzden de bir haftalık süre içerisinde keyif alarak bitirdiğim bir kitap.
Öncelikle kitabın ana karakteri Raskolnikov'un yanı sıra yan karakterlerin de kişilik analizlerini, psikolojilerini, geçmişleri nedeniyle şimdiki zamandaki hallerini detaylı bir şekilde okumak, anlamak ve her birinin dünyasını keşfetmek çok hoşuma gitti. Bana göre Dostoyevski'nin ustalığı biraz da yarattığı veya ilham alarak kaleme aldığı bu hayatlardan belli oluyor.
Raskolnikov karakteri hakkında, kendisi yoksulluk çeken bu yüzden üniversitede hukuk okuyup yarıda bırakan (istese bitirebilirmiş) ve kendi hakkında bir karar vermesi gereken bir genç. Bu karar kendi düşüncesiyle yaptığı insan sınıflandırmasına dayanıyor. Bu sınıflandırmaya göre iki çeşit insan var biri sıradan insanlar (bu insanları "bit" olarak isimlendiriyor). Diğer tarafta tarihin akışına büyük etkileri olan nitelikli insanlar. Teorisine göre ikinci sınıftaki insanların büyük hedefler için işlediği suçların normal olduğunu hatta bu yolda gereklilik olabileceğini savunuyor. Kendisini bir sınıfa koymak için de bir cinayet planlıyor. Bu cinayeti nitelikli insan olma yolundaki ilk adımı "yoksulluktan kurtulma" olması amacıyla işliyor. Daha sonra kendi içindeki çatışmaları, kişilik bozuklukları ve suçlu psikolojisi gibi kavramlar zaten en iyi şekilde aktarılmış. Keyifli okumalar.
Söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz.
Kitabı okuyalı biraz zaman oldu ama kitaplıkta gördükçe hâlâ tebessüm ettiriyor. Uzun zamandır incelemesini yapmak istediğim bir kitap çünkü kısa olmasına karşın etkisi kalıcı oldu.
Kitap aslında iki karakterin felsefik atışmaları vasıtasıyla okuyucuya birtakım şeyleri sorgulatıyor. Bu karakterlerden ilki Ivan Dimitriç, kendisi altıncı koğuşta kalan bilgili ve aydın bir akıl hastası(!). Diğer karakterimiz de hastaneye doktor olarak atanan ve yeni çevresinde aydın ve bilinçli insan bulamamasının getirdiği yalnızlıktan yakınan Andrey Yefimıç.
Ivan Dimitriç, içinde yaşadığı korkunç hastane koşullarından ve insanların görmezden gelmelerine karşı içten bir rahatsızlık duyuyor. Doktorun bu duruma karşı tavrı, kitaplardan öğrendiği ve sadece teoride kalan bilgilerle analiz yaparak, karşıt fikir üretmesinden öteye geçmiyor, Ivan ile olan bu atışmaları ona oyun gibi geliyor hatta bu durumdan keyif alıyor. (İnceleme başlığında bu durumu Zweig güzelce analiz etmiş)
(Spoiler Alert)
Bir insanın gerçekte ne yaşadığını anlamadan, beylik laflarıyla, bilgeliğini tatmin eden doktor gerçeğin teoriden ne kadar farklı olduğunu ancak kendini Ivan Dimitriç ile aynı koğuşta bulunca anlayacaktır.
Keyifli okumalar.
En uçuk tarikat Haşhaşîler
Kitap 500 sayfa fakat 50 sayfalık bir kitap okumuş gibi hissediyorum. Bunun sebebi de yazarın hikayeyi akıcı ve sürükleyici bir dille yazması. Konusu hoşunuza gidip uzunluğu sizi tereddütte bırakıyorsa hiçbir çekinceniz olmasın, su gibi akıyor :)
Tarikatlar ve özellikle liderleri her zaman ilgimi çekmiştir. Çünkü bu liderlerin ortak özellikleri
Biraz uzun oldu neyse ki kitle okurlardan oluşuyor :)
Öncelikle kitabı İş Bankası Kültür Yayınlar'ından okudum, pragmatik bir insan olduğum için kitabın sonundaki notlar kısmının detaylı ve açıklayıcı olması çok hoşuma gitti, sıkıldıkça dönüp okumayı düşünüyorum. Kitabı henüz okumadıysanız devamını okumayın.
Kitapla alakalı tadı damağımda kaldı yorumunu yapmam doğru olur. Martin Eden azmiyle
Bu kitap hakkında konuşulacak çok şey var fakat konusunu ve karakterlerini zaten bildiğinizi düşünerek bende en çok etki bıraktığı kısımlar hakkında yazmak istiyorum. Satranç hakkında bir kitap okuyacağımı düşünerek başladım kitaba. Hatta beni en başta çeken kısmı satranç teması olmuştu. Kitap bittikten sonra ve yazarın bu kitabı intihar etmeden önce "yazarın son eseri" yazdığını öğrendim zaman bazı kısımları kafamda daha iyi oturdu. Çünkü kitap aslında intihar etme psikolojisine sahip bir insanın düşünce yapısını aktarıyor bizlere. Psikolojik acının fiziksel acıdan daha etkili olduğu ve hiçlik duygusunun insanı kısa sürede nasıl bir psikolojiye sokabileceğini çok iyi aktarmış. Dr.B. karakterinin hikayesiyle birlikte kitabın asıl vermek istediklerini almaya başlıyoruz. Kitabın bu kısımları insan psikolojisi üzerine kurulmuş bir başyapıt bana göre. Bu karakterde kendimden bir şeyler buldum ve herkesin bu kitapta kendinden bir şeyler bulabileceğine inanıyorum.
