Her şey zıddıyla kâimdir, derler. Sevinç, acıyla yoğrulan bir kalbin ardından gelen sekînettir. Deniz, çöller vâr olduğu için değerlidir. Cennet, sonlu bir hayatın ardından bahsedilen sonsuzluktur. Sonlu bir varlık olarak dünyaya gönderilmeseydi insan, ebediliğin (cennetin) içerisinde sonsuzluğu tadabilir miydi? Mutluluğu tatmak için çeşitli imtihanlar yaşadığı dünyaya gönderilir miydi?
Yitik Cennet adlı kitap, bu söylemleri destekleyen, bu sorulara cevap veren bir kitaptır. Sezai Karakoç, diğer kitaplarında da olduğu gibi "diriliş" söylemleriyle okuyucuya bir ruh aşılamakta, insanlığı yitirdiği Cenneti bulmaya, yaşamaya teşvik etmektedir. Cennetin sekiz kapısını temsil eden sekiz peygamber ve cennetin tam da kendisi olan son peygamber Hz Muhammed'in hikâyelerinden yola çıkılıyor. Bu hikâyeler üzerinden bir medeniyetin doğuşu, gelişmesi, karşılaşacağı sorunlar ve bunların üstesinden nasıl gelineceği, sorumlulukları ve sonunda öz benliğine erişip Yitik Cennet'ten Bulunmuş Cennet'e nasıl ulaşılacağının değerlendirilmesi yapılıyor.İnsan, cennetten düştü.Düşen insanın çarpıştığı şey gerçekti.İnsanın yaşamı süresince o çarpışmanın acısını ve şaşkınlığını kendi bünyesinden atamayacağını bizlere iletiyor.
Cennet, O'nu arayanların ve O'nu yaşamak için gören göze ihtiyaç duymayanlarındır. Ve asıl mevzû, yazarın şu sözleriyle kemâle ermektedir:
“Bir Cennet bağışlanmıştır insana. Ve Cennetinin bekçiliğini, koruyuculuğunu yapma onurundan da mahrum edilmemiştir insanoğlu. Ne büyük onurdur bu."
Keyifli okumalar:)