Henry the man written by Taylor Swift
"Alex" dedi Henry, o delirtici derecede havalı aksanıyla. Yakından bakınca ceketinin altına giydiği yeleğin parlak altın renkte ve milyonlarca düğmeyle dolu olduğu görülüyordu. Berbat ötesiydi. "Seninle konuşmak onuruna nail olup olamayacağımı merak ediyordum." "Görünüşe göre şanslı günündesin." dedi Alex gülümseyerek. "Gerçekten de öyleyim." deyip başıyla onayladı Henry. Gülüşü, banknotlara basılacak kadar kusursuzdu.
Sayfa 22 - Henry & AlexKitabı okuyor
Müthiş
kurma bebekler gibi olabilir insan. camdan boncuk iki gözle kendi dünyasını gören kadife bir kutu içinde saman dolu bir gövdeyle yıllarca tül ve boncuk ortasında uyuyabilir tüm hercai ellerin her baskısıyla nedensiz haykırabilir: "ah, ben pek mutluyum"
Reklam
Yaşadığım sürece hep bir şeyler öğrenmek arzusuyla dolu içim.
bir hayatın büyüklüğü dış görünüşüne değil, öznel, kişisel tecrübelerin değerine bağlıdır. Aşırı duygun rençper, vurdumduymaz kraldan çok daha geniş, dolu, dramatik bir hayat sürer. Angel Clare bu gerçeği anlayınca, hayatın buradan [mandıra] da herhangi bir yerden görülebileceği büyüklükte görülebileceğini fark etti.
Sayfa 198 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna Güler
Ozan, çocuk hayal dünyasına ve ruhsal yapısına sahip bir insandır; kafası, dünyaya dair ne denli derin, köklü düşüncelerle dolu olursa olsun, dünyadan etkilenişi doğrudandır. Yani ozan, dünyayı 'betimlemez', onu meydana çıkarır, keşfeder.
Başmızın üstünde hızla uçan kırlangıçlar kül rengi gökyüzünü parçalara ayırıyorlardı. "Ne kadar da neşeliler" diye mırıldandım biraz da şu kasvetten kurtulalım diye. "Ne güzel şarkı söylüyorlar." Başını yukarıya çevirdi Evgenia. "Şarkı söylemiyorlar Nevzat." Gözleri uçan o güzelim kuşlara takılmıştı. "Ölen arkadaşlarının yasını tutuyorlar." Başını indirdi, kederle gözlerimde durdu. "Sevinç çığlıkları değil bunlar, acı dolu haykırışlar. Biliyorsun kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar, acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış."
Sayfa 315
Reklam
İnsanlar sürekli bir yaralanma korkusu içinde yaşıyor. Bu da nereye gidersek gidelim büyük bir dram yaratıyor. İnsanların birbirleriyle ilişki kurması duygusal olarak öylesine acı verici ki görünürde hiçbir neden yokken öfkeye, kıskançlığa, üzüntüye kapılıyoruz. “Seni seviyorum” demek bile ürkütücü olabiliyor. Duygusal etkileşim acı ve korku dolu olsa da ilişkiye giriyor, evlenip çocuk sahibi oluyoruz.
Sayfa 20 - Ötesi Yayıncılık, 2000
Kalbimin beni aldattığını bildiğim halde Umutlarım sönmedi sevgi dolu yüreğimde Bir gün döneceğine inanarak. Yaşadım bugüne dek!
Nasıl olur! Güneş, ilkbahar, çiçeklerle dolu çayırlar, sabahı müjdeleyen kuşlar, bulutlar, ağaçlar, doğa, özgürlük, hayat... Bunların hiçbiri bana ait değil mi artık?
" Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenlerde çıkacak. Kimi İnsanın yüreği karanlık, kiminin ki aydınlıktır. Gece ile gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım insanlara karşı kendini koru!
Reklam
Her yer tuzak dolu... Bir kuyudan kurtuldum derken hemen ardından bir başkasının içine düşüyorum, her biri bir öncekinden daha derin... Zehirli.......
Sayfa 889 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyacak
"Dünyayı görüp tanıdıkça memnuniyetsizliğim artıyor, insan karakterinin ne kadar tutarsızlıklarla dolu olduğunu; faziletli veya akıllı gibi görünenlere bile nasıl hiç güven olmadığını gün geçtikçe daha iyi anlıyorum."
Faust: Şimdi yüce görevinizi anladım! Bütünlüğe dokunamadığın için, Küçük işlerle uğraşıyorsun. Mefistofeles: Bununla istediğimi başarmış sayılmam. Hiçliğe karşı koyan, yani 'şeylik', Dünya yani, onu dize getiremedim; Dalgalar, kasırga, deprem ve yangın, Yapmadığım da kalmadı Sonunda deniz aynı deniz, Kara ise ayıtı kara! Ve kahrolası hayvan ve insan dölü, Onu hiçbir şey etkilemez. Bugüne dek kaçını gömdüm! Hep yeni bir kuşak doğar, Çıldırmak işten bile değil. Havadan, sudan ve topraktan, Binlerce tohum saçılır, Kuruda, nemde, sıcakta ve soğukta olsun! Ve kendime alevi saklamasaydım, Bana ait hiçbir şey kalmayacaktı.
Sayfa 9 - Öteki Yayınları Çalışma Odası
Konsa rüya dolu köşkümün Çiçekli damına serçeler.
Sayfa 240 - ithakiKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.