"Üstün bir yanın var. Ben buna ışıltı adını veririm. Büyükannem öyle derdi.Senin kadar bir çocuktum, mutfakta karşı karşıya oturur ve hiç ağzımızı açmadan uzun uzun konuşurduk."
Her bir karesi geometrik açıdan uyumlu bir tabloya nasıl olduysa düşüvermiş yabancı bir unsur gibi hissediyorum kendimi. Ressamın eli kayinca yanlışlıkla ekleyiverdiği bir fırça darbesiyim.
Aşk bir kadının çocuğunu kolları arasına aldığı zaman, onun ne denli yapayalnız, ne denli çaresiz, ne denli korunmasız olduğunu duyumsadığı zaman, çocuğa karşı duyduğu şeydir.