KÜRK MANTOLU MADONNA [ ALINTILAR ]
“ Nedense hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendilerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz. “ “ İnsanları, kendi cinslerinden biri
İş Bankası Kültür Yayınları, Maria Puder ve RaifKitabı okudu
Ne zamandır sabah akşam beraber oldukları düşünülünce hâlâ aynı arzuyla onu is- tediğine kendi bile inanamıyordu. Arna hâlâ doymamıştı ona, doyamazdı da. Pencereden süzülen, insanı huzurla dolduran ay ışığı dışında oda kapkaranlıktı. Gözleri karanlığa alışana kadar diğer bütün duyuları alarma geçmişti. Yaklaştıkça koku- sunu burnunda hissediyor,
Sayfa 415
Reklam
Doktor'un eli çok ağır işliyordu ve bu ilk defa olarak işte bu akşam böyle idi. İlk defa olarak Yüzbaşı'nın neşesinde şakadan başka bir şey, kaderin insanı isyan ettiren gaddarlığını buluyordu. Ana kucağını daha dün bırakan gök ekin gibi delikanlılar dinsiz, imansız, beyinsiz kurşunlara karşı sürülecekti ha!.. Kim öle, kim kala?..
Sayfa 161Kitabı okudu
Maalesef
“Maalesef,” diye başladı söze. Maalesef beyaz bir kâğıdın tam ortasına damlayan kocaman mürekkep lekesi gibi düştü içime. Sanki iki mememin ortasında bir yer, içine sıcak su dökülmüş çay bardağı gibi patladı, kırıkları ciğerlerime battı sanki. İlk defa yüzüne baktım, sağ yanağında sanki daha dün akşam çaydanlık devrilmiş de haşlanmış gibi büyükçe bir doğum lekesi vardı. Bir kez daha acıdım zavallıya. Şu tipe bak! Ben ölüyorum ama doktor bey, istesem yuvalar dağıtacak, hanlar, hamamlar yedirtecek kadar güzel bir kadınım en azından. Yazık sana! “Maalesef, kanser çok ciddi ve tehlikeli bir hastalıktır. Ancak, inanın elimizden geleni yaparak, birlikte bunu atlatmaya çalışacağız.” Bu da, “Acılar içinde öleceksin ama bu acının tadını doya doya çıkarabilesin diye ömrünü uzatabildiğimiz kadar uzatacağız,”demek. Ve eminim Doktor Lekeliyüz, sen bu cümleyi kelimelerin sırasını bile değiştirmeden kim bilir kaç ölüye, kim bilir kaç kez söylemişsindir. Üstelik de tüm cümleleri, “biz” diye kurarak yapmışsındır bunu her seferinde, aynı esnafça yüzle. Sanki beraber ölüyormuşuz gibi.
Merhaba, ben acı.. İçinize kalbinizden girer, oraya yerleşir, uzun süre sizinle kalırım. Bir tedavim yok. Bir kere beni içinize aldığınız zaman, beni içinizden çikarmanız çok zor olacakttr, bilirsiniz. Beni içinize almanız için kalbinizi açmanız yeterli olacaktır. Bir insana, bir duruma, bir yere kalbinizi açtığınız an sonunuz kaçınımazdır. Ben,
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
Reklam
“İşte ustalarımın öğütleri ve benim acıklı yorumlarım: 1.C: Yalnızca okuma keyfi için yazmak köşe yazarını açık denizde pusulasız bırakır. 2.B: Ama köşe yazarı ne Eyüp'tür ne de Mevlâna. Hisse hep kıssadan çıkar, kıssa hisseden değil. 3.C: Okuyucunun zekâsına göre değil, kendi zekâna göre yaz. 4.A: Pusula hikâyedir. (1.C'ye
-Ama bu hayatta sevmediğin şey ne? Onu söyle. - Her şey; durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de açgözlülük ler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme takmalar, birbirini tepeden tırnağa süzme ler. Konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. İlk bakışta zeki adamlar sanarsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün
İlk defa kaya levreği tuttum dün akşam. Dip oltasına geldi. Değirmen taşına benzetiyor bazıları. Kafasının üzerinde dengede kalmasını sağlayan iki taş varmış. O kadar meraklısı var ki bir dünya para ödüyorlar. İnsanlarda da böyle bir şey olmalı bence. Balıkta olunca herkes rağbet ediyor. Kimse gülmüyor onlara.
Sayfa 69 - 70Kitabı okudu
111 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.