Cebimde yalnızca üç dolar kaldığından, kendine gidilecek bir sinema seçmeye dalmış kalabalığın tepesinden aşağı reklamların fışkırdığı o şaşırtıcı küçük meydanın, Times Square’in, ilanlarının ışığında dolarcıklarımın avucumun içinde kıpırdaşmalarını seyretmeye gittim. Kendime en ucuzundan bir lokanta aramaya koyuldum ve servisin asgariye
Çoklu Evren Teorisi
Uzayda hızla ilerlersek, kendimizi sonsuz sayıda Hubble hacminden geçerken bulurduk. Bizimkiler gibi birbirleriyle çakışan bu uzay zamanı baloncuklarının her biri Büyük Patlama sonrası kendilerine ait minnacık bölümlerde şişmiş ve her yöne doğru uzuyor olurdu. Bu nedenle uzayı en büyük ölçekte, sonsuz sayıdaki bu baloncuklardan oluşan, devasa bir
Hep Kitap YayıneviKitabı okudu
Reklam
İnsanın ne kadar dua aldığı mezarındaki topraktan anlaşılır. Git gide azalmışsa mezarın toprağı, yok olmuşsa yeşillik belki de arkamızdan bir Fatiha bırakan kalmamıştır. En fazla kaç kişi hatırlar ki sıradan birini? Çocuğu, torunu, belki çok iyi biriyse bir nesil daha... Unuttuğumuz gibi unutulacağız. Hayırlı bir zürriyete sahip olup duasına geçmişini de katarsa nasipleniriz belki de. Ya da yoldan geçen biri "şu garip de nasiplensin duamızdan" derse. Peki onlara mı güveneceğiz? Unutulmaya mahkûm olduğumuz bu dünya için fazla telaşeliyiz. Ne zaman biter telaşımız? Toprağımızdaki çiçekler solduğunda mı? Peki, yanımızda ne olacak? Bizi unutan sevdiklerimiz mi, okunmayı unutulan Fatihalar mı? Defterimizle baş başa kalınca bir bir sıralanır mı "keşke"ler? İnşallah unutulmayan ve ecdadını unutmayanlardan olur, bir fatihaya muhtaç beklemeyiz. Defterimizi teslim ederken utanmaz, toprağımızın çiçeklerine konan arılardan dahi ecir toplarız.
Dünya terimine gelince, bu, üç yönde ele alınmıştır, öncelikle “diğer bütün tözler arasında ortadan kaldırılamaz ve doğu, rulmamış olmaya özgü niteliği tek başına elde eden tanrısallık, o dünyanın düzeninin mimarıdır, belli zaman parçaları sonunda bütün şeyleri kendisine indirger ve kendinden yola çıkarak onları yenibaştan doğurur. Onlar dünyanın, yıldızların düzenlenişi olduğunu da söylerler ve üçüncü olarak ikisinden birden oluşana da dünya derler”. Bundan başka, bir “sanatçı ateş”, bir “ateşten ve usta soluk” olarak sunulur. Demek ki bundan böyle, Stoalılar için, doğa, Tanrı ve ateş terimlerinin eşanlamlı olduğunu söyleyebiliriz; doğayı tanrısallaştırmak ya da daha çok Tanrı’yı doğalaştırmak, insana, Tanrı’yla ilişki kurma olanağını ve kendisini çevreleyen gerçekliğin içinde, kendi yaşamına düzenli bir anlam vermeye elveren bir kararlılık bulma olanağını verir. İşte bu yüzden Stoa fiziği, kendini asla bilgi insancılığının ussal bir sistemi olarak sunmaz, ama aynı zamanda bir kosmoloji olan bir teoloji olarak ve ifade garip görünse de tinselci bir maddecilik olarak sunar.
Sayfa 52 - Üçüncü Bölüm - FizikKitabı okuyor
Tam kalbini, nefsini, aklını topluyorsun daha güçlü hissetmeye başlıyor gibi oluyorsun bir dakika gündeme baktığın an her şey darmaduman oluyor. Baktığın zaman huzur veren hiçbir şey yok esasında. Yaşanılmaz bir dünyaya gelmişiz gibi. Ya da yaşamaya çalışırken biz altüst etmiş de olabiliriz. İnsanlık anlaşılmaz ve korkunç bir fıtrata bürünmüş..
Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.