Bedenen diriliş fikri kulağa garip geliyor, hatta saçma, tabii cezalandırma amacını saymazsak. Düzeltmekten çok intikam anlamına gelen bütün cezalar da ahlaken yanlıştır. Peki Dünya'nın sonu geldiğinde yapılacak sonsuz işkencelerin, ne tür bir ahlaki ya da uyarı amacı olabilir ki?
Sayfa 40 - Notos KitapKitabı okudu
2. Merhale
Bu yeni hâlimde dokunma duygusu ortadan tamamlyle kalkmış­ tır. Bir ağacın en küçük ayrıntısını kavramak için dikkati ona doğru çevirmek kâfi geliyor. Eğer kaba bir ifadeye cesaret edebilirsem, de­ rim kl, ben görüşümle dokunuyorum. Bu garip âlemde ışık ile hava, organlarımızın ihtiyacı olan yegâne gıdadırlar... Dokunma duyusun­ da olduğu gibi, tatma duyusu da ortadan kalkmıştır. Aynı zamanda [burada] faydasız olan midenin gereksiz hale gelmesiyle bedenimiz hafifçe bir şekil değişikliğine de uğramıştır... Görme duyusu değiş­ miştir. Eşyanın doğrudan doğruya ışığına nüfuz ederek onların giz­ lisini görmek melekesi ortaya çıkmıştır. Fakat benim en çok hoşu­ ma giden ve aynı zamanda beni ürküten şey, başkaları [bir fikir gön­ dermeyi] istediği zaman, onların düşüncelerini işitmek melekesidir. Bu, benim için yepyeni bir melekedir... Dünya üzerinde iken karan­ lıkta kalan sezgiler (intuitions), burada o kadar kuvvetli bir halde be­ lirmişlerdir kî, bu yoldan meydana gelen iç duyguları, hemen hemen bizim günlük hayatımızın duyuruşları halindedir.
Reklam
Sen büyüdükten sonra dünya çok değişti küçük bey
* "Çok garip, soğuk olmasına rağmen artık hiç üşümüyorum." Dedi Prens" Çünkü iyilik yaptın "dedi.
Sayfa 15 - İnkılap KitabeviKitabı okuyor
Tarkovski: Birlikte yaşadığınız erkekten, yaşamını sizinkine bağımlı kılmasını mı bekliyorsunuz? Brezna: Hiç değil. Ben kendi dünyamı yaşayayım, erkek kendi dünyasını yaşasın. Tarkovski: Bu mümkün değil. Kadın ve erkek kendi duygularını yaşıyorlarsa, onları bağlayan hiçbir şey kalmaz. Kadın ve erkeğin iç dünyalarının müşterek bir dünya oluşturmaları gerekir. Bu gerçekleşmezse, kadın ve erkeğin beraberliği mutsuz, uyumsuz ve giderek ölmeye mahkûmdur. Bir kadının erkeğini değiştirmesi bana çok garip geliyor. Önemli olan onun kaç erkeğin karısı olması değil, önemli olan bir ilke. Kadın, bu ilişkileri, bu evlilikleri bir hastalık gibi çeker. Yani kadın bir hastalığa tutuluyor, sonra diğerine, sonra gene bir diğerine. Sevgi, öylesine bütün bir duygudur ki, bir kez daha yinelenmesi olanaksızdır. Ne durumda olursa olsun, olanaksızdır. Kadın, bu duyguyu yineleyebiliyorsa, o zaman sevgi onun için anlamsız demektir
" Ney " dinletisinin hissettirdiği
Niçin bu musiki birdenbire kıvrak edasıyla çocukluğunun bayramlarını hatırlatmış; onların o gamsız, mesuliyet duygusuz,her zevki bir vicdan azabı ile beraber duymadan tattığımız zamanların neşesiyle coşmuştu? Bu kadar ölüyü birden diriltmek doğru muydu? Bu neşenin sonunda Allah'a mı varılıyordu? Yoksa hayata mı? Bunu bilmiyordu.Fakat -tıpkı o gamsız zamanlarının bayramlarında- çok eğlenmekten, çok sevinmekten olduğu gibi, yavaş yavaş her şeyden vazgeçmeye hazırlandığını, hatta o uçuş arzusunun bile onu bıraktığını duydu.Garip bir şekilde şimdi kendisini yalnız görüyordu. İçi kâinat kadar genişti. "Ben bütün bir dünyayım! diyordu. Fakat bu dünya kadar geniş içine sahip değildi.
Çok garip bir dünya.Neredeyse bir tımarhane.Şayet bu tımarhanede kendi içsel varlığının farkına varır ve uyanık olursan kutsanmışsın demektir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.