Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sanallaşan dünyada gerçekliğe duyulan özlem…
Eskiden albümler vardı. Fotoğraf albümleri.. Bir araya gelince fotoğraflara bakılır, bizden yaşça büyük olan yakınlarımızın gençliklerine, çocukluklarına tanık olurduk. Hafızalarda yerini alırdı görüntüler. Hâlâ var tabi ama kaç kişi eskisi gibi önem veriyor bilemiyorum. Hatta çocukluğumdan kalma bir albümün kapağında şöyle bir yazı okumuştum. “Ömür bir yapraktır, elbet bir gün solacaktır. En güzel hatıralar, bu albümde kalacaktır.” Yıllar geçmesine rağmen bu cümleler zihnimde yerini koruyor. Tıpkı albümlerde yer alan fotoğraflar gibi. Dijitalleşen dünyamızda her şey sanala dönünce bundan albümlerde nasibini aldı. Günümüzde sayısısız fotoğraf çekiyoruz ama ne kadar kıymetli oluyor orası tartışılır. İmkânlar arttı ancak bazı şeylerin kıymeti azaldı. Belki de bu yüzdendir geçmişe duyulan özlemlerimiz.
256 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Merhaba sevgili kitap kurtları bugün sizlere kişisel gelişim tarzında yazılmış bir kitapla geldim Diğer kişisel gelişimlerden farklı olarak içsel dünyamızda değişiklik yapılmasından bahsedilmiş. İçsel enerjimizden bedenimize, zihnimize yağışan yolculuklar anlatılmış. Bazen kendi yaşantısından bazen de yaşanan olaylardan örnekler verilmiş. Kendimizi dinlemek, kendimize çekilmek için neler yapabileceğimizden bahsedilmiş . Mutlu bir hayata ulaşmak için bunlar yeterli mi bilemem ama başlamak, bir adım atmak isterseniz deneyebilirsiniz. Yazarımızın kalemine sağlık
İçsel Mühendislik
İçsel MühendislikSadhguru Jaggi Vasudev · Libros Kitap · 202430 okunma
Reklam
Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir. Onlardan eşit derecede hoşnut olmam ve dehşete düşmem de bu yüzden. Her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır. Bana en çekici gelen şey bu aşılmış sınırdır (ötesinde kendi “ben”imin sona erdiği sınır )i. Çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. Roman yazarım itiraflari değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan yaşamının araştırılmasıdır.
Sayfa 239Kitabı okudu
Her geçen gün önlenemez bir şekilde monotonlaşmaya başlayan dünyamızda eşsiz olan her şeyin kıymeti daha da artıyor.
Bizde hürmet, saygı, itaat, göreve bağlılık hep aynı biçimlerdeydi.Borcumuz neyse onu yerine getirmeye, terbiye neyi gerektiriyorsa onu yapmaya dilimizi, davranışlarımızı o biçimde ayarlamaya zorunluyduk. Ahlak ve yeteneğin eğilimi de bu düzenin, bu usulün emri altında bulunurdu. Fakat bu bir alemdir, alemlerden bir alemdir. Lakin bütün alem ve cihan bundan ibaret değildir. Bizim dünyamızda ayıp görülen şey, bunlar arasında kahramanlıktan sayılıyor. İçinde yaşadıkları olayları övünerek söylediklerinde, başarılarını anlattıklarında işitsen utançtan elinde olmadan yüzünü kapatırsın. Utanç ve sıkılmak onları işitmekten ve söyleyenlerin içinde bulunmaktansa yerin dibine geçmeği emreder! Bizim rezalet bildiğimiz şeyler, bunlar tarafından doğal görülüyor. Bunlara alışmak ne kadar güç! Güç mü? Hayır hayır! imkansız, mümkün değil!
Bizimle ne oyun oynanırsa oynansın, biz kendimizle oyun oynamamalıyız; iç dünyamızda şaşmaz dürüstlük ve hakikatle iş görmeliyiz. En basit ve çocukça olan doğruluk ve dürüstlük erdemlerinde, karakterin tüm yüceliğinin kökünü buluyorum ben.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
Hatice Güzel'in YÜREKTEN YÜREĞE SÖNMEYEN SEVDASI
Hatice Güzel'in YÜREKTEN YÜREĞE SÖNMEYEN SEVDASI Hatice Güzel, eşi trafik kazasında öldüğünde evde yedi küçük çocukla kalakalır. O günün şartlarında, kocasından kalan 10 bin lira borç da işin tuzu biberidir. Çocuklarını büyütmek, onlara iyi bir gelecek hazırlamak için köy yerinde ne iş bulursa yapar. Yine de geçim sıkıntısı bırakmaz peşini.
Dünya adını verdiğimiz gezegene hoşgeldiniz... Mavi renk nitrojenli göğünde, su okyanuslarında, serin ormanlarında ve meralarında cıvıl cıvıl hayat kaynadığı kesin olan yerküremize hoşgeldiniz. Kozmik perspektifte, daha önce de belirttiğimiz gibi güzel ve enderdir bu gezegen. Hatta şimdilik tektir diyebiliriz. Uzayda ve zaman içinde yaptığımız yolculukta, Kozmos maddesinin kesinlikle canlıya dönüştüğü yer olarak şimdilik yalnızca Dünya’mızı gösterebiliriz. Böylesi dünyalar uzayda serpiştirilmiş olarak herhalde vardır. O dünyalar için yapacağımız araştırmaları, bir milyon yıl boyunca türümüzün erkek ve kadınlarının çabalarıyla oluşturduğu bilgi birikimine dayanarak dünyamızda başlatacağız. Zekâ pırıltısı saçan insanların bilgi peşinde koştukları ve bilimsel araştırmalara değer verilen bir dönemde dünyaya gelme mutluluğuna sahip insanlardanız. Yapı harcı yıldızdan olan ve Dünya adını verdiğimiz bir yerkürede yaşayan bizler, şimdi de yuvamızın derinliklerine doğru keşif yolculuğuna çıkıyoruz.
Böylece yalancı dünyamızda ilk kez olmamak üzere Helena Sophia'ya karşı, güzellik bilgeliğe karşı, günahkarlık erdeme karşı, her zaman iştahlı olan ten de denetim altındaki güçsüz ruha karşı galip gelmişti ve zamanında Eyüp'ün o düşündürücü konuşmasında yakındığı gibi, yeryüzünde kötülerin rahatı yerindeyken iyiler zarar görmeye, hak yemeyenler gülünç duruma düşmeye devam ediyordu. Çünkü tüm ülkede hiçbir gümrük ya da vergi memuru, hiçbir şarap ustası veya rehinci, hiçbir kuyumcu veya fırıncı, hiçbir yan kesici veya ibadethane hırsızı, ne kadar çok çabalasalar da iki kız kardeşin azıcık gayretle elde ettiği kadar para kazanamıyordu.
İç dünyamızda zaten sahip olduğumuz her şey, dış dünyada da bizi bulacaktır.
Reklam
“Her neyse, bütün bunların konumuzla bir ilgisi yok. Gerçek güç, uğruna gece gündüz savaşmamız gere­ ken güç, nesnelere değil, insanlara hükmeden güçtür." Bir an durdu, bir kez daha parlak bir öğrenciye soru so­ ran bir öğretmen havasına büründü: "İnsan insana nasıl hükmeder, Winston?" Winston, biraz düşünüp, ''.Acı çektirerek," dedi. "Tamam işte. Acı çektirerek. Boyun eğmek yetmez. Acı çekmiyorsa, kendi iradesine değil de senin iradene boyun eğdiğinden nasıl emin olacaksın? Hükmetmek, acı çektirmekle ve aşağılamakla olur. Hükmetmek, insanla­ rın zihinlerini darmadağın etmek, sonra da dilediğin gibi yeniden biçimlendirerek bir araya getirmekle olur. Nasıl bir dünya yaratmakta olduğumuzu anlamaya başladın mı şimdi? Eski reformcuların hayalini kurduğu o enayi, zevk düşkünü ütopyaların tam tersi bir dünya. Korku, ihanet ve azap dolu bir dünya, ezmenin ve ezilmenin dünyası, kendini yetkinleştirdikçe daha az acımasız olacak yerde daha da acımasız olan bir dünya. Bizim dünyamızda iler­ leme, daha fazla acıya doğru bir ilerleme olacak. Eski uy­ garlıklar ya sevgi ya da adalet üstüne kurulduklarını öne sürüyorlardı. Bizim uygarlığımız ise nefret üstüne kuru­ lu. Bizim dünyamızda korku, öfke, zafer ve kendini aşağı­ lamadan başka bir duyguya yer yok. Başka ne varsa hep­ sini yok edeceğiz, hepsini. ”
"İç dünyamızda zaten sahip olduğumuz her şey, dış dünyada da bizi bulacaktır."
196 syf.
7/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Zaten bir yerde kötülük varsa orada herkes biraz suçludur.
Kandırılmanın anatomisi diyebileceğimiz bir kitap. Yani özgürlük sadece demokrasinin varlığı ile olmuyormuş, onu kullanabilmek önemli olanmış hissini veriyor kitap. Aslında hepimizin aşina olduğu hayal edilen bir ülkede yaşanan olayları anlatırken, politik ve kişisel ihtiraslar ile topluma ve doğaya zarar vermenin sonuçlarını da çarpıcı bir
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,2bin okunma
... dış dünyamızda sadece iç alemimizde mevcut olgular barınabildiği için, yakın çevremizi analiz ederek şu sıralar hangi rezonans alanlarını oluşturduğumuzu görebiliriz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.