Bede'in anlattığı en güzel öykülerden biri, Caedmon'un öyküsüdür. Adından ötürü Anglo-Sakson değil de Kelt olduğunu sandığımız Caedmon, VII. yüzyılın ikinci yarısında, rahip olmadığı halde Whitby Manastırında oturup orada sığırtmaç olarak çalışan, okuması yazması kıt, kendi halinde, yaşlıca bir adamcağızmış. Akşamları rahipler harp çalıp ilahiler söylerken, Caedmon kendi bilgisizliğinden utanır, nerelere saklanacağını bilemezmiş. Herkesin toplandığı yerden kaçıp ahıra sığındığı bir gece, Caedmon bir düş görmüş. Düşünde gizemli bir kişi "kalk, Caedmon bana şarkı söyle" demiş. Caedmon şarkı bilmediğini, bu yüzden ahıra kaçtığını açıklamış. Ama o gizemli kişi, "gene de şarkı söyleyeceksin bana" demiş. Caedmon hangi şarkıyı söyleyeceğini sorunca, karşısındaki "dünyanın nasıl yaratıldığını söyle demiş. Caedmon bu buyruğu yerine getirmiş. Ertesi sabah uyanınca da, anımsamış düşünde söylediği şiiri. Bunun üzerine manastırdakiler, Caedmon'un doğrudan doğruya Tanrıdan esin lendiğini anlamışlar, onu rahip yapmışlar. Böylece Caedmon sıralarda ancak Latincesi okunan, henüz Hıristiyanların kendi anadillerine çevrilmeyen Kutsal Kitap'tan ona aktarılanları "paraphrase" ederek, yani gerektiğinde tümceleri ve sözcükleri değiştirip, anladığı gibi kendi diliyle yeniden söyleyerek Eski İngilizceye çevirmiş.
Sayfa 33 - Yapı Kredi Yayınları
* Yalnız Saban
Herşey yerleşikti, güvenceliydi, mantıkla işlenmiş, insancaydı diyebilirsin hatta. Kendine düşeni yapıyordu _____________________________________Halk Kurulları; Athena adaleti koruyordu; kendisi orda, görünmese bile, ________________________________________her zaman başkanlık ediyordu Areios Pagos'un toplantılarına:
Sayfa 54 - CemKitabı okuyor
Reklam
Virginia Woolf'un intiharı
Beni en çok etkileyen intiharlardan biri Virginia Woolf'unkiydi . Sudan korktuğu için duş almayı hiç sevmediği söylenen Virginia Woolf , ölmek için en korktuğu yeri seçmiş kendine . Ve bütün kaçış yollarının önünü tıkamak için ceplerini taşlarla doldurmuş . Cebinde şıkırdatan taşlarla suya doğru yürüyen bu kadının hayalini şiirsel bulmamak elimde değildi . Ne kadar zarif , ne kadar korkunç , cüretkâr bir ölümdü bu .
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 days
Merhabalar Bugün sizlere @furkanbartan8 kaleminden çıkan #düşçıkmazı eseriyle geldim @kutluyayinevi nden çıkan eserde yazar; hayal ile gerçek arasında yaşayan, kitaplara aşık, kendini yetiştirmiş, çevresine karşı oldukça hassas duyarlı ve eleştirel bir bakış açısına sahip Artuç karakterini bizlerle buluşturuyor. Sahaf dükkanında tanıştığı Usta'sının birkaç günlüğüne çıktığı seyahat sonrası orada geçirdiği vakitler son zamanlarda gördüğü mesaj içerikli rüyalar, dükkana gelen garip insanlar ve hayatına giren kız arkadaşı Efsa acaba Artuç'un hayatında nasıl bir etki bırakacak? Usta ile arasında bulunan henüz onun bilmediği gizli bağ ne? Ustasının da dile getirdiği "Sonsuz huzur sondadır, son ise sende" çözülmesi gereken bir şifre mi içeriyor? Merakla okudum, altını çizdiğim yerler de kıymetliydi, tavsiye ederim ~
Ezgi Özcan
Ezgi Özcan
#kitapcumhuriyetimileokuyoruz ~ "Her şeyi öğrenmek değil, önce doğruyu öğrenmek gerekiyordu. Doğru için ise sorgulamak gerekliydi, fakat yeni insanlık düzeni sorgulamayı da yanlış öğrenmişti." ~ "Dünyayı düşünüyordu kendi yaşadığını veya eskiden yaşanılanı değil geleceğe bırakacaklarını düşünüyordu. Bu dünya kendisine öyle bir ruh ve kaybolmuş bir hayattan başka bir şey vermemişti. Peki, kendisi geleceğine verebilirdi? ~ "Hayalleri olmayan bir insan ölüdür, hayalleri yıkılanlar ise kayıptır."
Düş Çıkmazı
Düş ÇıkmazıFurkan Bartan · Kutlu Yayınevi · 20235 okunma
Rındamın
Bir gecenin sessizliği Bir düş'ün hayali Bir senin varlığın Bir senin gülüşün Bir gündüzü geceye bağlayan Bir beni sana bağlayan Bir sendin sevgilim bir sen bir sen...
622 syf.
·
Not rated
İvan Aleksandroviç Gonçarov, Oblomov'u otuz iki-otuz üç yaşlarında, orta boylu, hoş görünümlü, koyu gri gözlü ama yüz hatlarında herhangi bir fikir, herhangi bir yoğunluk görünmeyen, odacığında oturan silik bir kahraman olarak yarattığında, aslında roman tarihinin en ünlü kişilerinden birine can veriyordu. 19. yüzyıl başlarında, çalışkan modern insan idealinden önce, Rusya'nın köle sahibi kırsal soylu sınıfı tarafından aylaklık hâlâ makul ve değerli bir amaç olarak görülürken Oblomov vardı. Miskin, dikkatsiz, meraksız, düş kurma ve oyalanmaya düşkün Oblomov... Yine de ona hayran olmamak imkânsız. Hayatın hep dışında ve uzağında kalan Oblomov, okurların gözünden asla kaçmayacak, gitgide insana dair belli bir durumu tanımlamanın adı haline gelecek, hatta Lenin, Bolşevik devriminden sonra "hâlâ içimizde yaşayan Oblomovlar"dan yakınacaktı... Oblomov sadece sosyal satir değil, aynı zamanda 19. yüzyıl Rus toplumunun keskin bir eleştirisidir. Klasik olmayı fazlasıyla hak etmiş, dünyanın pek çok diline yeni bir kavram kazandırmış İvan Gonçarov'un bu başyapıtını Ergin Altay'ın özgün çevirisiyle sunuyoruz. Gonçarov'un Oblomov'u "lüzumsuz adam"ın en dehşetli örneklerinden biridir. -Murat Belge-
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139.1k okunma
Reklam
Ruh ile görüp akıl ile anladığımız düş(ün)celer aşkına...
Oysa usta düşçüler, yeryüzü düş-âlemi okyanuslarının toptan hiçliğin derin uçurumuna döküldüğü ve oradan ıssız alanlan katederek başka dünyalara, başka yıldızlara doğru; ruhu ve habercisi Nyarlathotep olan kör, dilsiz, karanlık ve bilinçsiz Başka Tanrılar'ın davul ve flüt sesleri arasında cehennem dansı yaptıkları kaosta, iblis sultan Azathoth'un aç kurt gibi kemirip durduğu yer olan ve bilinen evrenin dışında yer alan korkunç boşluğa doğru yol aldığı muazzam bir şelalenin kapılarının söz konusu olduğunu çok iyi biliyorlardı.
Reklam
Hiçbir zaman oyunuzu bana verin, her der­ dinizi iyileştireceğim demek küçüklüğüne düş­ meyeceğim. Yalnız oylarınızı kullanırken, elinizi ilkin başınıza, sonra vicdanımza koymanızı rica edeceğim. Ün, şan peŞinde koşanlarla, gerçekten size hizmet peşinde olanı iyi seçiniz . . . Saygıla­rımla. Halkın dürüstlüğüne inanıyorum. Horoz Partisi Aday Adayı Kemal Emekçi
Sayfa 115 - 1978 yüce yayınlarıKitabı okudu
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Platon'un dediği gibi mutluluk “sürekli oluşun ve asla var olmayışın” yegane varoluş biçimi olduğu bir yerde barınamaz. Her şeyden evvel hiçbir insan mutlu değildir; bü­tün hayatı boyunca hayali bir mutluluk peşinde koşup durur, onu nadiren ele geçirir ve ele geçirse bile, geçir­mesiyle birlikte bir yanılsamadan, bir düş kırıklığından başka bir şey kalmayacaktır geride; ve kural olarak so­nunda bütün umutları suya düşecek ve limana bir enkaz halinde girecektir. O halde yalnızca her an değişip duran şimdiden ibaret olan ve şimdi sona eren bir hayatta mutluluk olmuş mutsuzluk olmuş hepsi birdir.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.