Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Reklam
Birisinin, inancı için delil aramaya zamanı yoksa inanmaya da zamanı yok, der Clifford.
Bilhassa 21. Yüzyıl'da başarı kavramı, in­sanlar arasında bir rekabet ortamı yaratmaktadır. ''Mutluluğun kay­nağı olarak görülen rekabette başa­rıyı fazla önemsemek mutsuzluğun nedenidir" (Russell, 2016: 44).
Akıllılar hep kuşku içindeyken, aptallar küstahça kendinden emindir.
Thoreau'nun yerleşik yaşam tarzına karşı de­rin görüşlerinden bir yüzyıl son­ra Russell şöyle yazıyor: "Zihinsel yaradılışımız çok ağır fiziksel işler içeren bir yaşam için uygundur . Ben daha gençken, tatilimi yürüyüşe çıkmak için kullanırdım. Yirmi beş mili kat ederdim ve akşam geldiğim­ de beni sıkıntıdan kurtaracak hiçbir şeye ihtiyacım olmazdı, çünkü otur­manın zevki fazlasıyla yeterliydi. Fakat modern yaşam bu fiziksel yorucu yöntemlerle yürütülemez."
Reklam
"Teknik becerilerin öğrenilmesi adına fazlasıyla zaman harcanan bu günlerde bile, felsefe öğrencinin bir insan ve vatandaş olarak değerini büyük ölçüde artıracak bir takım şeyler kazandırabilir."
"Mutluluk tan­rıların bir lütfu değil, bir başarıdır ve mutlu olmak büyük bir çaba gerek­tirir."
"Yahut yine diyebiliriz ki yaşamak dışında artık hiç­ bir amaca sahip olmak zorunda olmayan insan, yani hoşnut olan insan, varoluş amacını yerine getiriyor." Ludwig Wittgenstein, Defterler.
Reklam
Bana, doğru olduğunu düşündüğünüzden değil de sadece kullanışlı olduğuna inandığınız için bir inanca sarılmak, hem çok büyük bir sahtekarlık hem de entelek­tüel dürüstlüğe yapılmış büyük bir ihanetmiş gibi geliyor.
"Mutsuz olanlar, tıpkı rahat uyuyamayanlar gibi, mutsuzluklarıyla gururlanırlar," hâlbuki "nasıl mutlu olunacağını bilen insanların pek azı mutsuz kalmak ister" (Russell, 2016:s.25)
Russell mantıkçı yanının da getirdiği sarsılmaz özgü­veni sayesinde erdem olarak görülen bazı duyguların insanı sefalete götürdüğünün farkına varmıştır. Ve bu duygulardan en başat olanı da umuttur. Gerçeklikle hiç alakası olmayan, insanı olguların ötesinde bir varoluşa bağlayan ve böylece zamanında vermesi gereken tepkileri geciktiren bir duygudur umut.
Agnostisizmin, Russell felsefesindeki en önemli rolü, Tanrı kavramının felsefenin içinde bir rol üstlenme­yeceği idi. Tanrı kavramının bulaşmadığı bir ontolo­ji, bir epistemoloji ya da bir dil felsefesi Russell için mümkün gözüküyordu.
Zygmunt Bauman
Ölümlülük, dünya üzerindeki her şeyi değiştirebileceği ve kendine uyarlayabileceği inancından beslenen insanoğlunun en büyük yenilgisidir.
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.