"İnsanların neden her gün oturup günde üç öğün yemek yemeye kendini mecbur hissettiklerini merak ederdim. Herkes yemek yerken o kadar ciddi ifadeler takınırdı ki belki de tüm bunlar bir tür ritüeldir diye düşünmeye başladım. Belki de, diye düşündüm, bu da bir tür dua etme biçimiydi; bu kasvetli yemek odasında, hazır ve nazır, gözler yere dönük, günde üç kez, her gün, her zaman aynı saatte, tepsiler tam olarak sıralanmış, istesek de istemesek de yiyecekleri sessizce çiğnemek için toplanma eylemi. Belki de evi dolduran iç içe geçmiş ruhları yatıştırmak için bir ritüeldi. Yemek yemezsek ölürüz düşüncesi benim kulağıma bir tehdit gibi gelmezdi. Yine de bu batıl inanç (şimdi bile onu bu şekliyle düşünmeden edemiyorum) bana hep tuhaf bir korku verirdi. İnsan yemek yemezse ölürdü, o yüzden de çalışırdı. Yemek yemek zorundalardı. Hiçbir şey bana bundan daha akıl ermez, anlaşılmaz veya tehditkâr gelmemişti."
Ne de olsa bildiğimiz, büyütüldüğümüz yöntem bu ama yine de belki biz farklı olabiliriz diye düşünmeden edemiyorum.
Sayfa 120 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Acaba ileride birileri çıkıp, mucize kültür diyetleri mi tavsiye edecek diye düşünmeden edemiyorum.
"Pek dramatiksin 20 yaşım. Sen de, ben de biliyoruz ki dramdan beslenen bir damar var içimizde. Bazen düşünmeden edemiyorum. Belki de yazmak için o dramı o damara pompaladık durduk. İnsanı anlayabilmek için yarayı kanırttık. Veya sadece hissedebilmek için. Çünkü hissedilen acı da olsa uyuşmaktan iyidir. Senin dram damarının içinde duygu hâlâ gürül gürül akıyor. Benimkiyse epeyce kurudu. Evet, artık daha az acı çekiyorum ama bunun da bir bedeli var. Acı azalırken yanında haz ve sevinci de götürüyor. Dram damarı kururken hissetme yetimiz de köreliyor. Yaşlanmanın en zor tarafı da hiçbir şeyin eskisi kadar derinden kesmemesi."
Sayfa 86 - Doğan kitapKitabı okudu
Bir bilim kitabı için muhteşem bir açılış paragrafı
Elizabeth Shaw dertli. Yönetmen Ridley Scott onu büyük, vahşi, kalamarımsı bir yaratığa gebe bırakmış. Prometheus adlı uzay gemisinde kan kaybından ölmeden bu davetsiz misafirden kurtulmanın bir yolunu bulmalı. Sürünerek fütürist bir ameliyat kapsülüne varıyor ve bilgisayardan sezaryen yapmasını istiyor. Bilgisayar "Hata" diyor, "bu medikal kapsül yalnızca erkek hastalara uygundur." Arkamda oturan bir kadın, "Saçmalık" diyor. "Kim böyle bir şey yapar?" Ardından lazerlerle, zımbalarla ve kımıl kımıl kıvranan kollarla dolu, dehşet verici bir sahne geliyor. 2012 yılında New York'ta karanlık bir sinema salonunda Yaratık'ın devam filmini izlerken düşünmeden edemiyorum: Evet, kim böyle bir şey yapar? Kim uzaya trilyonlarca dolarlık bir sefer düzenler de ekipmanların kadınlarda da çalıştığından emin olmayı unutur?
Düşündüklerim beni korkutuyor. Gel gör ki düşünmeden de edemiyorum.
Reklam
818 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.