Az önce bitirdim ve ben ne okudum diye soruyorum kendime. Kendi zihnimimi okudum yoksa zihnimden geçenler mi yazıldı ben onu okudum. Ayfer Tunç,un “Bir Deliler Evinin Yalan Yalnış Anlatılan Kısa Tarihi isimli kitabında yazar eline bir kamera almışsa sanki karakterler çekiyor hissi vuku bulmuştu bende. Karakterli şuan hatırlamıyorum ama x kişisini
“Havadaki kasvet herkese yansıyor, yani kasvet yeryüzündeki herkes için açık seçik ama bir yandan da genelliği nedeniyle önemsiz ve bu yüzdende görünür değil.”
“Onlarca yıldır daha iyi bir hayata hazırlanıp duruyorum.” dedim “ama o hayat bir türlü gelmek bilmiyor. İnsanın kendi mutsuzluğuyla ilişkisinin sadece onu beklemek olduğunu fark edene kadar uzun bir süre duygusal ve melankolik bir halde yakınıp durdum.”
…bir doktor sesler duyup duymadığımı sordu.”Hayır.” Diye yanıt verdim. “Ben hep kendimi duyuyorum.”. “Kendinizi mi duyuyorsunuz?” Dedi doktor. “Kendi kendimle ya da kendime konuşuyorum.” Dedim ona.
“Kurmaya çalıştığım her hayalin kendini sürekli tekrar ettiği bir yeri var.” Dedi. “Bir türlü ötesine geçemiyorum. Hayalim güzel başlıyor, ilerliyor ama bir yere geliyor, plak takılmış gibi duruyor. Aynı sahne kafamda kurulup kurulup yıkılıyor, bir türlü tamamlayamıyorum…”
İnsanlar, birbirlerinden uzun mesafelerle ayrılmış yıldızlar gibi, kendi hususi boşlukları içinde dönen , hepsi yalnız, hepsi mahrem ve başkalarına kapalı birer dünyadır.