Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.36.38
serpil
serpil
@ebrulikitap
Ogretmen
167 reader point
Joined on December 2015
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kore Savaşı sırasında bir köyde geçen olayları anlatılıyor. Bütun savaşlar tabiki çocukları ve kadınları etkiliyor. Gümüş Aygır da küçük bir köyde kendi hallerinde yaşayan insanların hayatını ve başlarına gelen olayları anlatıyor. Bir Anne iki çocuğu ile kendi halinde yaşayıp giderken , Birleşmiş Milletler askerlerinin köye yakın bir yere kamp kurması sonucu, bir gecede tüm yaşantıları değişiyor. Yanke fahişeleri de köye gelince işler iyice karışıyor. İnsanlar acımasız, bazen cocuklarda çok masum olmayabiliyor. Bir çırpıda okunan bir kitap. Vurdulu kırdılı bir tarafı yok ama fahişelerin yaşamları açık açık anlatılmış. O kısımları sevmedim .
Elime alıp karıştırırken bitti. Okumak değildi niyetim. Başlangıçta bir anda içine alıyor. Gerçek kişiler var kitapta. Putin'in iktidara gelişini okuyoruz. Yakın zamanın siyasi olayları olunca bir çok bahsi geçen kişiyi tanıyor ayrıca olaylarada vakıfiz . Okumak bu yüzden daha kolay sanırım. Baranov , Çar'a (Putin) danışmanlık yapmış. İstifa edincede hakkında bir çok söylenti çıkmış. O sönüp gitmemiş sahneden ayrılınca. Dedikodular alelade bir insan olmadığının kanıtı. Onu diğerinden ayıranın, dedesinin kütüphanesi olduğunu düşüyor. Zira dedesi Stalin zamanında kütüphanesini korumayı başarmış. Rusya ve yakın tarihinde gelişen siyasi olaylari okumak zevkli. Putin ilginç bir lider bu durumu kitapta pekistiriyor.
O kadar dolu bir anlatımı varki ,kırk sayfadan ibaret olması şaşırtıcı. Yazar kendi hayatını anlatmış. Dört yaşında okumaya başlaması onu ayrıcalıklı bir konuma getirmiş. Ailesini bırakıp ülkesini terk etmiş. Yersiz yursuzluk zor diyor. Özgür kitabını da yeni bitirince ve aynı siyasi dönem içinden geçmeleri, kalmadıklar iyi olmuş dedim doğrusu. Büyük Defter / Kanıt / Üçüncü Yalan kitabını okumuştum. Onuda çok sevdim.
Reader Follow Recommendations
Elimden bırakmadan okuduğum kitap oldukça ilgimi çekti. Çocuk gözüyle, parçalanan bir ülke ile birlikte aile içindeki değişimi anlatıyor yazar. Özgür olmak demek neyi ifade eder. Her görüşe göre değişen bir kavram aslında. İnsanın asıl özgürlüğü nedir? Yazar bunu anlatmak istiyor lakin anne babasını bu konuda ikna edebildimi ona bakmak lazım. Az sayfa ve akıp giden bir okuma istiyorsanız okuyabilirsiniz. Paylaşılan düşünceleri kitapla tartışmak serbest.
'' Tarihte, İsa'nın henüz ortaya çıkmadığı, Tanrıların ise artık olmadığı, Cicero'yla Marcus Aurelilus dönemleri arasında insanın tek başına direndiği benzersiz bir an vardır''
Flaubert 'e ait bu söz, eseri okumamıza vesile olmuş meğer. İnsana neyin ilham vereceği belli değil. Yaşamın bizi nereye sürükleyeceğini bilmediğimiz gibi.
Marcus Aurellius için yazılan bir mektup, roman , deneme ne okumak istersek artık. Kitabın yazım şekli biyografik bir romanı işaret etsede .
Roma İmparatoru Hadrianus kitaba '' Sevgili Markus'' diye başlıyor. Uzun bir monolog olmasına rağmen sıkılmadan okuyor insan. Yazar iyi bir çizgi yakalamış. Kitabın sonundaki, yazım aşamasının anlatımına bakarsak, yazar için, gerçekten sancılı bir dönem olmuş. Emeksiz yemek olmaz dedikleri bu olsa gerek. Yazar bakış açısıda olsa Hadrianus ile böyle tanışmaktan memnunum.
Okumak için niyetli iseniz çok bekletmeyin.
Dorian Grayİn Portresi adlı kitapta geçen, okuyanın hayatını mahvedecek , şeytani kitap olarak değerlendirilen kitap. Lord Henry ‘nin Dorian ‘ a verdiği zehirli kitap. İnsanı zehirlemesi muhtemel. Benim için yorucu bir okuma deneyimi oldu.
Başkahramanımız Jean Floressas des Esseintes soylu bir aileye mensup. Annesi sessiz bir kadın, babası ise arada bir eve gelen . işleri nedeniyle hep dışarıda olan bir adam. Des Esseintes yatılı okulda büyümüş . Önce hızlı bir yaşam, sonra kendini yalnızlığa mahkum ettiği ilginç bir ev. Yalnızlık başlarda iyi olsa da zamanla ruhsal sorunlara neden oluyor. Yalnızlığa dayanamayıp yolculuğa çıksa da hemen geri dönüyor. Baş kahramanımız sinirceden mustarip. Sağlığına kavuşabilmesi de insanların arasına karışabilmesi ile mümkün.
Birey toplum ilişkisini işliyor kitap. İnsanların giderek yozlaşması , kazanma iştahı ,burjuvazi, sanata , sanatçıya yönelik eleştirileri kahramanımızı yalnızlaştırıyor. İlginç bir ev düzeni oluşturuyor. Halının renklerine tezat oluşturacak şekilde , özel seçilmiş mücevherleri , kaplumbağanın kabuğuna monte ettiriyor. İlginç bitkileri evinde topluyor. Gene de içinde bulunduğu ruhsal durum değiştirmiyor. Yazar kitapta birçok sanatçı ve sanat eserinden de bahsediyor. Zehrin bünyeye ulaşabilmesi için birkaç kere okunması gerek sanırım.
Gelecekten korkup geçmişe sıgınma fikri banada cazip geldi aslında. Hergun peydah olan felaket tellallarina bakıp, saklanmamak ...
Geçmişe , en güzel anlara döndürüp tedavi etmek amaç. Lakin gelecekten korkanların sığındığı bir hal alıyor . Projenin amacı sizi geçmişte en mutlu olduğunuz ana götürüp, mutlu olmanızı sağlamak. En mutlu olduğunuz an 1950 ler ,60 lar, 80 ler. Vs olabilir. Anlamakta biraz güçlük çektim başta. Sonrası aktı gitti.
Geleceğin sermayesini ne zamana kadar fütursuzca harcayacagiz bakalım.
Çocukluk döneminde Atom bombasının atıldığı ana şahitlik eder Watanabe. Yıllar geçer , emekli olur . Deprem ,Tsunami ve nükleer santralin hasar görmesi geçmişe götürür onu. Kırılır bir anda geçmişin kristal küresi.
Farklı anlaticilardan okuyoruz Watanabe'yi. Bahsetmiyor kendinden. Çalışmakla unutuyor birçok şeyi. Okuduğum güzel kitaplarda. Bizim "a" öylemi olmuş dediğimiz yerde ,birçok insanın hayatı allak bullak oluyor. Anma törenleri ile hatırlamak istesekde ,amacından sapiyor etkinlikler. Bazen susmak daha çok anlam kazanıyor.
Bilim gerçekten amacına hizmet ediyor mu? Ya da amacı ne ? Bilim, bilim dedikleri noktaya geliyiruz.
Bu gün en büyük amacımız tüketmek. Yaşarken, yaşamı tüketiyoruz. Sonrası yok . Ne kadar çok miras devraldık ne bırakıyoruz. Kitapta sorgulanan çok şey var. Herkesimden insan rahatlıkla okuyabilir.
Ebenezer ve adası. Bir adada çocukluğundan itibaren yaşayan kahramanımızın uzun bir hayatı var. Onunla birlikte anıların içine dalıp, adada yaşam nasıldır diyerek okumaya başladım. Elimden bırakmadan bir çırpıda bitirdim. Bu tarz kitaplar benim için yazılıyor sanirim. Çok büyük olaylar yok kitapta. Sakın sakın okuyorsunuz. Hayat akışı için yuvarlanıp gidiyor Ebenezer. Tabiki sürprizler yok değil kitabımızda.
Guernsey adasını merak ettim. İyiki Google amca var.
Yazardan okuduğum ilk kitap. Akıcı bir dili olsada durağan bir kitap. Oldukça sert buldum. Burjuvazi ve Katolik inanış üzerine bir eleştiri. Savaş o tarihlerde olmazsa olmaz konulardan zaten. Palyocomuz aile içinde ki ayrık otu. Imtihanida büyük bu yüzden. Kitabin ani geri dönüşler beni zorladı. Yazılış zamanı açısından oldukça önemli bir başkaldırı olduğunu düşünüyorum.
Hayatimda okudugum en zor kitapti. Yazarin kelime hazinesi cok genis. Cümleler uzun. Anlamak zor. Kelime oyunlari guzel ama cok dikkatli okumak zorunda kaliyorsunuz. Joyse ünlü yazarlarin günlük veya biyografilerinde adi cok gecen bi yazar. Ben de merak ettim. Önce pisman oldum . Keske baslamasaydim dedim . Ara vermek istemedim. Neyle karsilasacagimi bildigim icin okumam daha zor olcakti. Bitirince iyiki okumusum dedim. 17 yilda yazilmis , yazar kime kizdiysa artik kolay anlasilmasin diye büyük bir mücadele vermis.:) Cevirmekte zordur diye bir kanaat varmis ama Fuat Sevimay basariyla cevirmis diye düsünüyorum. Bu tarz kitaplari seviyorsaniz okumanizi tavsiye ederim. Genede bi karistirip fikir edindikten sonra baslamaniz daha iyi olur.
