Karou, kendi başınalığı ve yalnızlığıyla barışık, tamamen kendini düşünen kızlar gibi olmayı çok isterdi. Ama öyle değildi. Yalnızdı ve içindeki kayıp duygusunun her geçen gün büyüyüp kendini iptal etmesinden korkuyordu. Yanında sırtını dayabileceği birinin olması için yanıp tutuşuyordu. Ense kökünde hafifçe dolaşan parmakuçları ve karanlıkta onunkine karışan başka bir ses... Yağmurda şemsiyesiyle onu eve götürmek için bekleyecek, geldiğini gördüğünde yüzünde güneşler açarak gülümseyecek biri. Balkonda onunla dans edecek, verdiği sözleri tutacak, kızın sırlarını bilecek ve sadece kolları, fısıltıları, güveniyle her yerde küçük bir dünya yaratacak biri.