"... medeniyet yıkmak değil yapmaktır ve insanlığı aydınlatacak önemli bir keşifte bulunan bir milleti yüz büyük savaş kazanmış bir millete bin kere tercih ederim."
"Hâlâ o gidiş... Hâlâ, hâlâ... Yine o şahsi ihtiraslar, yine o tarafgirlik, yine o menfaatperestlik ve yine o atalet, yine o kabiliyetsizlik... Hâlâ eski ataletten kımıldamadık bile. İlerleme bu mu?"
"Evet, geçmişe gıpta, onunla iftihar, bugün iftihar edecek şeyi olmayanlara mahsustur, buna ise ilerleme değil gerileme derler. Büyük milletler ise yalnız ilerleme gösterenlerdir."
"... onun hayalinin etrafında deliler gibi, kendimi kaybetmiş bir halde, en kıymetli emelim onun halimden haberdar olmasına bağlı olarak çırpınıyorum."
"... ben tanımadığım, ahlak ve fikirlerini, özel eğilimlerini bilmediğim, sonra da aynı sebeple bilmediği bir kızı böyle rastgele isteyen adamlarla mutlu olamam. Bunlar nasıl bilmiyorlar ki benim de kendime göre arzularım ve emellerim vardır?.."
"Nasıl olur da bizim, kadınların da bir kalbimiz, bir hissimiz, bir emelimiz olduğunu düşünmüyorlar ve onur, hayat lezzeti yalnız erkeklerin tekelinde oluyor?"
"Bir genç kız, hayatını paylaşacağı ve teslim edeceği erkeği tanımalı, bilmeli, sevmeli... Hiç olmazsa evlilikte yalnız servet gibi, namus gibi şeyler değil, hayatın esasını oluşturan ahlak ve eğilimler dikkate alınmalı."
"Varlığınız özlemle, sevmek ve sevilmek ihtiyacıyla tıka basa doludur, taşıyor, kendinizi nasıl olursa olsun feda etmek için inliyorsunuz; her önünüze çıkan genci seveceğim zannetmek deliliğiyle hastasınız..."