Enes b. Malik'in naklettiğine göre, Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişi evinden çıkacağı zaman, "Bismillâh, tevekkeltü alâllâh, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh." (Allah"ın adıyla. Allah"a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet sadece Allah"tandır.) dediğinde (ona) şöyle denilir: "(İşte şimdi) sana rehberlik edilir, ihtiyaçların karşılanır ve korunursun..."" • (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103)
el-Meâric, sûrenin 23. âyet-i kerîmesinde de şöyle buyurulur: “Onlar namazda dâimdirler.”* Hazret-i Mevlânâ, bu âyete işârî mânâ vererek: “Kul namazdaki hâlini namazdan sonra da muhâfaza eder. Böylece bütün bir ömrünü, edeb, huşû, dilini ve gönlünü muhâfaza içerisinde geçirir. Bu, gerçek âşıkların, Hakk dostlarının hâlidir…” buyurur ve şunları söyler: “Bize doğru yolu gösteren, bizi kötülüklerden alıkoyan namaz, beş vakitte kılınır. Halbuki âşıklar dâimâ namazdadırlar. Zîrâ âşıkların gönüllerindeki aşk ve ciğerlerini yakıp kavuran o ilâhî muhabbet, ne beş vakitle yatışır, ne de beş yüz bin vakitle geçip gider!..”
Reklam
"Dine uygun olan her güzel iş sadakadır." Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekat 53. Temelinde iyilik niyeti olan güzel işler sadakadır. Niyet sayesinde âdetler ibadet niteliği kazanır. Dinin ve aklın güzel gördüğü her şey sadaka niteliğine sahiptir.
Sayfa 477 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Allah'a ve âhiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun." (Buhârî, Edeb 31, 85, Rikak 23)
Hacı Bektaş Veli edeb kavramı şöyle açıklamıştır:"Eline, diline, beline sahip ol!" Evet, böyle olmaya "edeb" denir.
Rasûlullah (s.a.v)’a yapılan râbıtanın aslı, sâlikin bütün mânevî latîfelerini Peygamberimiz (s.a.v)’in latîfelerine yönelterek, büyük bir edeb ve tazarru içinde ondan feyz almaya çalışması ve araya başka bir vâsıtanın girmemesi demektir.
Sayfa 39 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.