Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir devlete benzetiyorum kendimi. İşim gücüm bitmeyor. Bir türlü yerleşemeyorum odamda. Her istediğim kitabı alamayorum. Plânlar içinde geçiyor ömrüm, Başlayıp tamamlayamayorum. Bir devlete benzetiyorum kendimi. İçimdeki hükûmetin gidişini anlamayorum. Yıllar ötesini düşünür düşünmez Hemen mesud ve zengin oluyorum. Nedense geçmiş günler unutuluyor. Tarih kitabı gibi hatıra defterlerimi okuyorum. Özdemir Asaf
Ölümünün 52. yılında büyük usta Nazım Hikmet'i saygı ve hasretle anıyoruz. -Nâzım Hikmet Ran (17 Ocak 1902 – 3 Haziran 1963), ya da kısaca Nâzım Hikmet, Türk şair, oyun yazarı, romancı ve anı yazarı. "Romantik komünist" ve "romantik devrimci"olarak tanımlanır. Siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve Ercüment Er adlarını da kullanmıştır. İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır.Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmektedir. Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nâzım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı; ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile bu işlem iptal edildi. Mezarı Moskova'da bulunmaktadır.
Reklam
Donna Tartt’ın son kitabı The Goldfinch - Edebiyat Haber Portalı edebiyathaberleri.com/haber/1131/donn...
BİR ÖLÜ VE BİR KİTAP Öleli BİR YIL OLUYOR. Belki adını çoğunuz duymamıştır. Yaşasaydı, adını duymayanız kalmazdı belki. Öyle ölüler vardır ki, ben onların öldüklerini düşündükçe, vakit olur, yaşadığımdan utanırım. Onlar kadar değerli, onlar kadar büyük, onlar kadar iyi olmadığıma bakmaksızın yaşamaklığım kötü bir iş gibi gelir bana. Sonra, yine onlar kadar iyi, değerli ve büyük olmak için yaşamak, isterim yalnız. Yazıcı Kemal Ahmet benim bu ölülerimden biridir. Dişlerine yapışmış dudaklarından ciğerlerini parça parça, kuru yapraklar gibi dökerek öleli bir yıl oluyor. Bence büyük bir ölünün yıldönümündeyiz. Biliyorum, ne toprağına çiçek konacak, ne gazeteler fotoğraflarını basacaklar. Kim bilir, böyle yapılsaydı, onun anımı büyüklüğünden bir parçasını kaybederdi belki. Belki, bugün, burda, benim ondan söz açmam bile saygısızlıktır. Ancak, n’eyleyim, önümde onun “Gülen Nar ile Ağlayan Ayva” adlı kitabı duruyor. Bunu iki üç gün önce, sağ olsun, Ahmet Cevat adında bir delikanlı bastırmış, bana da göndermiş. Ben bu kitabı okumayan kalmasın istiyorum ve işte bunun içindir ki, seslerle dolu bir bulut ağırlığıyla susacak yerde bir sürü boş, kuru lakırdı ediyorum. Kemal Ahmet sağ olsaydı beni anlar ve bu yaptığımı gülünç bulmazdı gibi geliyor bana… [Nazım Hikmet(Orhan Selim takma adıyla) / Akşam, 5.4.1935]
Ölü bir fotoğraf makinesi gibi değil, bir sarhoş şarkısı, bir deli sayıklaması verimi gibi de değil, olanı olduğu gibi gören canlı bir insan kafası gibi, bir “ruhlar mühendisi” ne benzeyen kitapları severim. Bence büyük sanat kitaplarını, sahicileri sahtelerden ayıran hususiyet şudur: Olanı durgun, taş kesilmiş olarak değil, olanı olduğu gibi,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.