Kibar olmak, yalnızca “merhaba”, “teşekkür ederim”, “lütfen” gibi sözler söylemekten ibaret değildir. Bir de, zihinsel kibarlık vardır: Başkalarının tezlerini dinlemek ve kendi fikirlerimizi onlara sunmak.
Sahte, uydurulmuş, hayal ürünü şeyler ve hatta küçük yalanlar önemlidir: Zaman zaman "gerçekten"den uzaklaşmamıza, kendimizi tek bir dünyada sıkışıp kalmış hissetmememize yardımcı olurlar. Kısacası, "gerçekten" ve "yalancıktan" hiç de birbirine düşman kavramlar değildir. Onlar suç ortağıdır ve ne mutlu ki, birbirleriyle de çok uyumludurlar! İnsanların kendilerine sorular sormaları, merak duymaları, sanat eserleri ve gösteriler yaratmaları, eğlenmeleri, düş görmeleri, hayal kurmaları ve sonuç olarak, yaşamak için bir sürü enerji toplamaları, gerçeğin ve yalanın neredeyse her zaman bir arada olmasındandır. "Yalancıktan"ın ve "gerçekten"in karışımı hayatı özgürleştirir. İyi ki de öyle!