Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Egemen Dağ

Egemen Dağ
@egemen288
İstanbul Üniversitesi
72 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
88 syf.
9/10 puan verdi
Beyaz Lale
Beyaz LaleÖmer Seyfettin
7.7/10 · 1.254 okunma
Reklam
567 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Şair
"Sofranın etrâfında yedi kişiydiler." Her şey bu cümle ile başladı ve sonsuza kadar devam etti. Ahmet Cemil'in iç dünyasına olan bakışımız, Servet-i Fünûn topluluğun bildirisi niteliğindedir. Depresif, karamsar ve bunalım; realist bir bakış açısıyla gözler önüne serilmiştir. Stendhal'ın "Kırmızı ve Siyah" romanından etkilenip bu romanı yazan Hâlid Ziya, Türk edebiyatında Batılı anlamdaki romancılığı başlatan şahıstır. Ahmet Cemil, gerçeklerden kaçıp hayâllere gitmeye çalışmış ve binânenaleyh sukût-ı hayâle uğramıştır. Zehirlenmiş ortam, nefes alamayan bir şahsiyet, kırılgan yapı... Ahmet Cemil, bunların hiçbirine engel olamasa da vapur ile simsiyah gökyüzünü izleyerek ruhunu bırakmıştı. Servet-i Fünûn romanları, o dönemin dili ile okunmalıdır. Sun'î dilin vermiş olduğu zorlama hissiyatı, günümüz Türkçesinde bulunmadığından romanı mahvetmektedir.
Mai ve Siyah
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil · Akçağ Yayınları · 201626,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
408 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Ağacı görürsem, ağacı yansıtırım.
Fransız realizminin buram buram hissedildiği ve düşmeyen nabzı ile "klâsik" ile sayılan nadîde bir roman. Flaubert, yazdığı metin ile âdeta aşk yaşamış ve bunu icrâ etmiştir. Emma'nın başından geçenler ve hayata tutunma çabası, Flaubert'i üzmüş olsa da Bovary'nin ölümü kaçınılmazdı. Çünkü Emma artık Flaubert'ten kopmuş ve kendi başına yol almaya başlamıştır. "Görünen, göründüğü gibidir." realistlerin mottosu bu olup tabiatı yansıtırlar. Emma'nın tabiati, iç dünyası, psikolojik hadîseleri ve mutlu olma çabası; boşuna olup acı çekmeye mahkûmdur.
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 201833,3bin okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
El ele
Politik, siyâsî, içtimâî... Artık ne derseniz deyin, bu kısa kitap; politikanın edebiyata zuhûr etmesini örneklemektedir. Dozunda bir siyâsî tavır ile yazılmış ve kendini ezdirmemiştir. Makedonya'da komitacıların terör estirmesi, halkın sefâlet yaşamı, Türk ülkesinin siyâsî hâli... Necati Cumalı'nın kaleminden politika ile edebiyat ilişkisini okumanın tadı, ezilen diğer romanların önüne geçmiştir. Özellikle "Uçak" ve "Zole Kaptan'ın Ölümü" adlı hikâyelerinde doğrudan doğruya bir siyâsî yapı olup okuyucuya hissettirilmiştir. Makedonya, Selânik ve İstanbul; özgürlük içinde mutlâkiyeti yaşarken İttihat ve Terakkî cambazlığa devam etmektedir. Siyâsî örgütlenme olarak özetleyebileceğimiz bu kitap, helâk oluşun âdeta bir sembolüdür.
Makedonya 1900
Makedonya 1900Necati Cumalı · Cumhuriyet Kitapları Yayınları · 2005231 okunma
Reklam
72 syf.
9/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Dostâne
Pek bir şey demeye lüzum yok, imge ve imaj. İmge ve imajın ilişki kurması sonucu ortaya çıkan rüya, kendini sürrealist yapıya büründürerek şiirin kırılma noktasını oluşturalı okuyucular olarak böyle şiir okumadık. Bir şiirin size bir şey söylemesi için sizin ona bir şey söylemeniz gerek ki şiir size kapılarını açabilsin. İşte, Edip Cansever'in bize açtığı kapıdan içeri girmek bu kadar kolay.
Yerçekimli Karanfil
Yerçekimli KaranfilEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20215,3bin okunma
456 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Politik doz
Siyâsî mücadele ve siyâsî tutumun dibine kadar hissedildiğini "bu roman", mesûliyet hissini verse de "Bir roman olarak mı okunmalıdır?" emin değilim. Kâmil Bey, Doktor Münir ve Ayşe Hanım'ın diyalogları; o siyâsî havayı vermiş dâhi olsa karakterlerin iç dünyaları hakkında pek bir bilgi edinmek mümkün değildir. Zaman zaman "romanın" ritmini düşüren Kemal Tahir, bunu bilerek yapmış ve okuyucuya nefes aldırmıştır. Kemal Tahir'i Cumhuriyet Dönemi'nin iyi romancılarından olarak görsem de dozu ayarlanamamış olan siyâsîlik ve aşırı diyalog, onu romandan uzaklaştırmıştır. Sanki bir tiyatro oynanıyormuş hissine kapılarak romanı okuyan okurun tadı zamanla kaçabilmektedir. Roman, bir yorum işidir ve Kemal Tahir'deki bu yorum sosyal realizmin kurbanı olarak kalmıştır. "Bambaşka bir roman olabilecekken sırf sosyal realizm ve politik ayarı tutturamaması sebebiyle sönük kalmıştır." diyebilirim. Politika, romana zarar vermez lâkin onu ne kadar işlediği ve nasıl işlediği önemlidir. Yol Ayrımı, yine Yorgun Savaşçı ve Esir Şehrin İnsanları adlı romanlarda olduğu gibi siyâset yüzünden beklendiği etkiyi yaratamamıştır.
Yol Ayrımı
Yol AyrımıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20192,892 okunma
193 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Tarih
Hayattayken hiçbir eseri yayımlanayan Yahyâ Kemal'in Türk edebiyatı için olan önemi vefatından sonra hissedilmeye başlanmıştır. Kimilerine göre âcemâne gazeller yazan veya klâsiğin temsilcisi olarak görülse de o kendi üslûp kimliğiyle ayakta kalmıştır. Aziz İstanbul'da da Çamlar Altında Musâhabe I-II ve İstanbul'un Îmarı adlı mensur yazılarıyla bunu ön plana çıkarmıştır. Bu yazılarında Nev-Yunânîliğe vurgu yapıp muhâyelindeki İstanbul'u bize açsa da ütopik bir hayâlden öteye gidememiştir. O, medeniyet ve saflık taraftarı olarak doğmuş ve kendisinden sonra gelen şahıslara örnek olmuştur. İstanbul'u bütünüyle ele almış, makyajlı olduğunu hissettirmiştir ancak bu makyajlı lisan ve mimarî, İstanbul'a olan sevgisini bir zerre bile değiştirmemiştir. İşte, Aziz olan İstanbul'un amacı budur: saflık, çıplaklık ve beyazlık. Yahyâ Kemal için İstanbul, bu üç noktadan başlar ve sonsuzluğa giderdi.
Aziz İstanbul
Aziz İstanbulYahya Kemal Beyatlı · İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları · 2021725 okunma
334 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Monarşi
Fecr-i Âtî topluluğunun tek gazetecisi olan Ahmet Samim'in amansızca katledilmesi ile başlar her şey. Yobazlık, şuursuzluk ve kindarlık. Bu üç kavramı benimseyen İttihat ve Terakkîciler, kendi çaplarında belirledikleri birtakım yöntemler ile devleti yönetmeye çalışmış ama her zamanki gibi başarısız olmuşlardır. Ahmet Kerim'in uğradığı ihanetler sonucunda kendisini dip bir çukurun içinde bulması, sevdiği kadın tarafından hayâl kırıklığına uğratılması, suçu yokken ansızın ortada kalması... İşte, bunların hepsi mânâsız siyâsetin insan kişiliğini bozduğuna dâir kanıt. Bir şeyi körü körüne savunmak veya o şeyin tam zıddını körü körüne savunmak... İttihatçılar, sözde demokrasiyi sağlayıp monarşiyi tekrar getiren bir kitleden başka nedir ki? Ahmet Kerim'in yaşadığı duygular ve hâdiseler, sadece onunla değil; toplumun kalkınması açısından da rezil bir durumdur. Yakup Kadri, kesinlikle iyi bir romancı ama bir romancıdan daha fazlası. Zaman zaman fantezilere kaçsa da Mütâreke Dönemi'ni ondan başkası bu şekilde anlatamazdı. O yapabileceği kurguyu gerçek ile birleştiren objektif bir yazar. İttihatçılar, Ahmet Kerim'in hayatını mahvettiği bizim de hayatımızı son anda mahvedebilirdi. Hüküm Gecesi'nde hiçbir hükmün olmaması da bunu özetlemez mi?
Hüküm Gecesi
Hüküm GecesiYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 2022744 okunma
106 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.