Eğer zulmedenler azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a mahsus olduğunu ve hakikaten Allah'ın azabının şiddetli bulunduğunu görüp anlasalar -ne kadar nadim ve pişman olacaklardır-.
Bir kimsenin insanların yanında normal halini değiştirip farklı davranması caiz değildir. Çünkü o kimse insanların kendisini övmesini veya kendisini yermelerini ve Allah'a itaatiyle onların gözündeki itibarının sarsılmasını ortadan kaldırmayı talep ederek Allah'a asi olmaktadır. Bu övülen ve yerilen iki şevk arasındaki fark nefse arzedilmekle anlaşılabilir. Eğer kişi topluluğun kendisini göremeyeceği şekilde bir perdenin arkasında ise ve nefsi bu durumda namaz kılmasına veya oruç tutmasına musamaha ediyorsa bu ihlâstır. Bu durumda topluluğa muvafakat etmelidir. Eğer nefsi buna musamaha etmiyor ve topluluğun kendisinden haberdar olmamasından dolayı bunlar kendisine ağır geliyorsa o zaman bu riyadır. İnsanların yanında şeytandan Allah'a sığınmak ve istiğfarda bulunmak da riya ile ihlâs arasında tereddütlü olan şeylerdendir. Fakat kişi, Allah'tan korktuğu için ya da bir günahını hatırlayıp pişmanlık duyduğu içinde bunu yapıyor olabilir, riya olarak da... Bundan dolayı riya mı yoksa ihlâs mı bunu ayırt etmek için yukarıda bahsettiğimiz alametle kalbi kontrol etmek lazımdır. Allah için ise devam edilmeli, değilse terk edilmedir
Sayfa 154
Reklam
Okurken ne de kolay değil mi?
Şeytanın ibadetlere karıştırdığı hile ve aldatmalara gelince, bunlar da yedi çeşittir. 1- Kişiyi sürekli ibadetten alıkoymasıdır. Fakat Allah'ın koruduğu kimse, "Benim gerçekten bu ibadete ihtiyacım var. Çünkü fani dünyada iken kendime ebedi olan ahiret için azık hazırlamam lazım" diyerek onu reddeder. 2- Hayırlı amellerin
Sayfa 150
Ebû Saîd el-Hudrî [radıyallahu 'anh] anlatıyor: "Usâme b. Zeyd, bir ay sonra ödemek kaydıyla Zeyd b. Sâbiťden bir şeyi yüz dinara satın aldı. Ben Allah Resûlü'nün bu konu hakkında şöyle dediğini işittim: الا تُعْجِبُونَ مِنْ أَسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ الْمُشْتَرِي إِلَى شَهْرٍ إِنَّ أَسَامَةَ لَطَوِيلُ الأَمَلِ وَالَّذِي نَفْسِي
Sayfa 143
Sokakta yürürken kafasını kaldırıp da kimseye bakmıyordu. Yanlışlıkla da olsa güzel bir kızla göz göze gelse, Zeynep'e ihanet etmiş gibi hissediyor ve o gün kendini cezalandırıyordu. Bu yüzden yolda yürürken kafasını yerden hiç kaldırmıyor, hep kaldırımlara bakıyordu. Bu aşk onun bünyesini bile etkiler olmuştu. Eğer çok acıkmışsa aklına Zeynep'i getiriyor, açlığını bile unutuyordu. Onu hayatta Zeynep'sizlik kadar hiçbir şey üzemezdi. Onun dışındaki tüm acılar teferruattı.
Yıldızlı Alıntı
İbni Mes'ûd (r)'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s) şöyle buyurdu: "İsrailoğulları arasında dinden sapma, ilk defa şöyle başladı: Bir adam başka biri ile karşılaşır ve: Bana baksana! Allah'dan kork ve yapmakta olduğun şeyden vazgeç. Çünkü bu sana helâl değildir, derdi. Ertesi gün, o adamla aynı işi yaparken tekrar karşılaşır ve kendisini yaptığı kötü işten uzaklaştırmadığı gibi, onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah da kalblerini birbirine benzetti. Sonra Resûl-i Ekrem şu âyeti okudu: "İsrailoğullarından kafir olanlar Dâvud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle lânetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve aşırı gitmelerinden ötürüydü. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara engel olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi! Onlardan çoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Kendileri için önceden ahirete gönderdikleri şeyler ne kötüdür! Allah onlara gazab etmiştir, onlar azab içinde ebedi kalıcıdırlar. Eğer Allah'a Peygamber'e ve ona indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu yoldan çıkmış, fasık kimselerdir" (Maide sûresi (5), 78-81). Hz. Peygamber bu âyetleri okuduktan sonra şöyle buyurdu: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten alıkorsunuz, zalimin elinden tutup zulmüne engel olur, onu hakka boyun eğdirir ve hakkın sınırları içinde tutarsınız; ya da Allah kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrailoğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder."
Sayfa 118 - Ebû Dâvûd, Melahim 17; Tirmizi, Tefsîru süre (5), 6, 7Kitabı okuyor
Reklam
nakledildiğine göre ibrahim bin edhem hazretleri, sızmış hâldeki bir sarhoşun pis kokulu ve bulaşık ağzını yıkamış, bunu niçin yaptığını soranlara da: "eğer yüce Allah'ın adını zikretmek için yaratılan dil ve ağzı bulaşık olarak bıraksaydım, hürmetsizlik olurdu." demişti. adam ayıldığında ona: "horasan zâhidi ibrahim bin edhem senin ağzını yıkadı." dediler. bu durumdan mahcub olan sarhoşun gönlü de uyandı ve: "öyleyse ben de tevbe ettim." dedi. böyle bir hâle vesîle olan ibrâhim bin edhem hazretleri'ne rüyasında hak katından şöyle nidâ edildi: "sen bizim için onun ağzını yıkadın! biz de senin için onun kalbini yıkadık!"
Sayfa 103Kitabı okudu
İmam-ı Gazalî (rehimehullahu) «ihya-ul Ulûm ud-Din» adlı eserinde der ki, «dört şeyi yapmaksızın dört şeyi iddia eden kimse yalancıdır: 1 — Cenneti sevdiğini söylediği halde ibadet etmeyen kimse yalan-cıdır. ' 2— Peygamber'imizi (S.A.S.) sevdiğini ileri sürdüğü halde alimler ile fakirleri sevmeyen yalancıdır. 3 — Cehennemden korktuğunu iddia ettiği halde günah işlemekten vazgeçmeyen kimse yalancıdır. Nitekim Rabia-i Adviyye'nin (rahimehullaha) şu iki beyti bu noktayı güzel izah eder: Allah'a isyan ediyorsun, oysa O'nu sever görünüyorsun Hayatım hakkı için bu durum, mantık prensiplerini alt-üst eder. Eğer sevgin doğru olsaydı, O'nun emirlerine uyardın Çünkü aşık, sevgilisinin sözünden çıkmaz Sevginin alâmeti, sevgilinin arzusuna, uymak ve onunla ters düş-mekten sakınmaktır.
Eğer şeytandan gelecek kötü bir düşünce, seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın.Çünkü o, her şeyi işitir, bilir. (Fussilet suresi 36. ayet )
Sayfa 240 - Çelik yayıneviKitabı okuyor
NAMAZ VAKTİ
24 saat içinde ardarda gelen 5 tane büyük, 50 tane küçük aktif bioritm periodu vardır 5 büyük periodun herbırının başlangıcındakı ilk 15 dakika biyolojik olarak en aktif zamandır. Bu sırada akupunktur noktaları tamamen açık durumdadır 5 vakit namaz bu 5 büyük bıyolojik perioda denk gelmektedir. Ezandan sonraki 15 dakika boyunca BAN tamamen açıktır Sonra 1,5-2 saat boyunca yavaş yavaş kapanmaya başlar. 2 saat sonrası ile bir son rakı ezan vakti arasında ise kapalıdır. Allah'ın Resulu (s.a.v.) buyurmuştur "Namaz için vaktin evveli Allah'ın rızası, vaktin ortası Allah'ın rahmeti, vaktin sonu ise Allah'ın affıdır." Ve yine şöyle buyurmuştur: "İnsanlar eğer namaza erken gelmenin sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı."
Yitik şifaKitabı okuyor
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.