Ayrıca sadece müzeleri gezmekle de kalmasınlar Avrupa'nın köyleri de çok temiz, tertipli ve güzeldir. Bir şehri özellikle yürüyerek gezmek de çok kıymetlidir. Avrupa'daki köy hayatını gençlerin bir görmesini isterim. Fransa'nın, İtalya'nın, İspanya'nın köyleri ve kasabaları enfestir. Şehrin merkezindeki benzer eserleri ülkemizde de görmek mümkün, bence köylerini görmek daha önemlidir. İngiltere'nin köy ve kasabaları, İskoçya'nın doğası inanılmaz güzeldir. Buralarda estetik anlayışı var, gezip gördükçe bizde de bu olgunun gelişeceğini düşünüyorum. Yeni modern binalar da görülsün elbette ama o eski köyler de görülsün. Hepsi pırıl pırıl duruyor; Bizde ise tüm Türk kasabalarının ve Anadolu şehirlerinin hepsi birbirine benziyor. Yani aynı mimari özellikleri taşıyor. Özgün bir özelliği vardı eskiden her şeyin, onlar da kalmadı. İşte bunun için Avrupa'daki kırsal alanları gezmelerini tavsiye ediyorum. Oralarda bile çok güzel müzeler var.
Dünyada ne kadar güzel şey görsem elbette senin bir yerine benzetirim. Sonra gördüğüm şeyin her tarafında bir kusur bulurum. O da gözümden düşer, yine yalnız sen kalırsın. Uykuya rüyada seni görmek ümidiyle yatarım. Uykudan hayalini kaybetmek korkusuyla kalkarım. Her halim tarif olunmaz ki nasıl söyleyim?
Reklam
Şöyle ya da böyle olmak elbette kendi elimizde. Bedenimiz bahçemizdir, irademiz de bah­çıvanı, ister ısırgan dikersin, ister kekik, ister hıyar yetiş­tirir, kabak ekersin, bahçeni ya tek bir bitkiye ayırabilir­sin ya da bir sürü çiçekle doldurabilirsin, yeter ki sen is­te! Bahçenin kısır kalması da elinde, verimli, bakımlı ol­ması da. Bunların hepsini yapmak irademize bakar.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Sabah erkenden başlayan bir hikayenin beni götürebileceği bir yer yok. Yalnızca iyi adamların, düzenli bir hayat sürenlerin, uyandıkları güne dair anlamlı beklentileri olanların, sigortalı olarak bir yerlerde çalışanların ve elbette birilerini geçindirmek zorunda kalanların hikâyeleri sabah vakti başlar; saat kurarak güne başlayanların hikâyeleri."
Sayfa 7 - ProfilKitabı okuyor
“Elbette, lan.” Marcus yanıma gelip sırtımı sıvazladı. “Gece­leri daha rahat uyuman için ne gerekiyorsa kendine onu söyleme­ ye devam et, dostum.”
Sayfa 139 - Martı Yayınları, MarcusKitabı okuyor
Jungseo bu toplumun insanlara kaba davrandığını düşünüyordu. Elbette bireyler de birbirlerine karşı kabaydı. Dışarıdan bakınca nazik davranan ancak içten içe karşısındakini kullanıp kendilerine fayda sağlamaya çalışan sayısız insan vardı. İkiyüzlü değillerse de kayıtsızlardı. Kayıtsızlığın içinde korku yatardı.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.