AKILLI TELEFON BAĞIMLILIĞI
"ÇOCUK VE GENÇLERİN OKUL BAŞARISINDAKİ EN BÜYÜK ENGELİ AKILLI TELEFONLARDIR." Yukarıdaki cümle herkesi ilgilendiriyor. Öyle bir telefon ki içinde her türlü uygulama ve özellik var. Kamera var, video ve fotoğraf paylaşımı sınırsız. Sosyal medya platformları var, iletişim sınırsız. Sürekli cebimizde ve elimizde telefon var, zaman yönünden sıkıntımız yok. Her an bakabiliriz telefona. Üç beş dakika bakmasak kendimizi boşlukta hissediyoruz. Sürekli iletişim ve etkileşim arayışı... Sadece çocuk ve gençler mi? Yetişkinler de aynı şekilde akıllı telefon bağımlısı. Çoğu ebeveyn rol model olma yolunda başarısız. Telefonla meşgul olan veli, çocuğunun ders çalışmasını veya kitap okumasını bekliyor. Konuyu dağıtmayayım. Akıllı telefonu, daha az ve daha faydalı kullanan öğrencilerin akademik başarısı daha iyi olacaktır. Okullarda sabah ders başlamadan telefonları topluyoruz. En son ders saatinde son on dakika kala geri veriyoruz. Bu uygulama, asla küçümsenmemelidir. Her okul, bunu mutlaka yapmalıdır. Okuldan sonra velilere iş düşüyor. Akıllı telefon kontrolü okuldan sonra velilerde. Kritik soruyu sorayım okuyuculara: Çocuğunuzun telefon kullanımı konusunda üstünüze düşen görevi yapabiliyor musunuz? Telefonda zaman yönetimini başarabildiniz mi? Öz eleştiri yapmak ister misiniz? Yorum sizlerin.
SOHBET Mİ, KENDİNİ ANLATMA MI?
"İNSANLAR SOHBET ETMİYOR, KENDİNİ ANLATIYOR." Yukarıdaki kısa cümleyi birkaç ay önce sosyal medyada okumuştum. O gün bugündür bu cümleyi düşünüyorum. Dostça ve arkadaşça konuşabiliyor muyuz karşılıklı? İletişimde sohbet etmek yerine, bazen kendimi anlattığımı fark ettim. Hata yapıyordum. Öz eleştiri yapmam gerekiyordu. Başkalarını rahatsız etmemeliydim. Az konuşmalıydım. Sohbet edebilmeyi becerebilmeliyim. Bilinç akışı çok hareketli bende. Konudan konuya atlayabilirim. Herkesin zihninde çeşitli konuların biriktiği kesin. Kimileri anlatarak rahatlama yolunu seçerken kimileri de içinde saklamayı ve o şekilde halletmeyi tercih ediyor. Kimileri başarılarından sürekli bahseder. Kimileri ne kadar uyanık olduğunu vurgulamaya çalışır. Kimileri kendiyle övünürken kimileri de malı ve mülkü, arabası, eşiyle övünür. Karşıdaki kişiyi dinlemeyi daha az tercih ederken kendinden bahsedilmesi daha çok hoşuna gider kimilerinin. Kritik soruyu okuyuculara sormak istiyorum: Arkadaş ortamlarında sohbet edebiliyor musunuz? Yoksa farkında olmadan kendinizden mi bahsediyorsunuz? Düşünün iyice! Görüşlerinizi yazabilirsiniz.
Reklam
Eleştirinin değerli bir eleştiri olup olmadığı, eleştiren kişilerin çokluğuna ya da rütbelerinin yüksek olup olmadığına bakılarak değil eleştiren kişi ya da kişilerin nasıl bir düşünme sürecinden geçtiklerine bakılarak anlaşılır.
Sayfa 44
YARGI YÖNTEMİ DERSLERİ
Arkadaşlar, Yargı çok'a ayrılır, ilk dersimiz bu Tanrının katında, çatı katında İnsan da yargılanır, köpek de kuş da Balık bile yargılanır, aklına ve şeytana uydukça * Din bilginleri de söyler bunu, İkinci Ders ''Tanrı bir müziktir eninde sonunda'' (Burada sesimizi alçaltmalıyız) Ey Melek, ey düttürü Leylâ, ey
ŞEHİRLİ ŞAİRLER ANTOLOJİSİ
Bir adam oturmuş kendi kalbini tarıyor Fildişi şiiriyle Yahya Kemal ustamızın Bir başkası Ekmek için ölüyor Nâzım Hikmet adamın saçlarını tarıyor * Orhan Veli öncümüz rakıya düşkün Büyük şair çünkü fransızca biliyor Oktay Rifat amcanın bir havanı var İçinde macun öğütüp sözcüklerinden Birdenbire, inanın, gençleşiyor * Melih Cevdet denince artık
Öz eleştiri de önemli tabii
Bir kadını kurtaracağım diye astırmak... Benim gibi bir beceriksizin işi... Ne yaptığını bilmeyen, düşünceleri birbirine karıştıran...
Sayfa 104
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.